“Allah İyi Davranan ve İşini Güzel Yapanların Ecrini Zâyi Etmez” Ayeti

Kur'an ve Tefsir

“Sabret; çünkü Allah iyi davranan ve işini güzel yapanların ecrini zâyi etmez.” (Hud, 115) ayetinin tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz.

Ayet-i kerimede şöyle buyrulur:

“ALLAH İYİ DAVRANAN VE İŞİNİ GÜZEL YAPANLARIN ECRİNİ ZÂYİ ETMEZ” AYETİ

وَاصْبِرْ فَاِنَّ اللّٰهَ لَا يُض۪يعُ اَجْرَ الْمُحْسِن۪ينَ

Vasbir fe-inna(A)llâhe lâ yudî’u ecra-lmuhsinîn(e).

Sabret; çünkü Allah iyi davranan ve işini güzel yapanların ecrini zâyi etmez. (Hud suresi, 115)

Tefsir:

  1. Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın saatlerinde namazı dosdoğru kıl. Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri giderir. Bu buyruklar, ibret ve öğüt almasını bilenlere bir hatırlatmadır.
  2. Sabret; çünkü Allah iyi davranan ve işini güzel yapanların ecrini zâyi etmez.

Burada bir günde edâ edilmesi farz olan beş vakit namaza işaret edilmektedir. “Gündüzün iki tarafı”ndan maksat, öğle ve ikindi namazları; “gecenin gündüze yakın saatleri”nden maksat ise akşam, yatsı ve sabah namazlarıdır. Çünkü اَلزُّلَفُ (zülef) kelimesi, vakit ve yakınlık mânasına gelen “zülfe” kelimesinin çoğuludur. Arapça da çoğul ise en az üçtür. Buna göre sabah namazı gün doğmasına yakın, akşam ve yatsı namazları ise güneşin batmasına yakın saatlerde kılınmakla bu üçlüyü ifade ederler. Namazların bildiğimiz beş vakitte kılınması, bunun gibi başka âyetlerle (bk. İsrâ 17/78; Tâhâ 20/130), hadis-i şeriflerle ve ümmetin icmaıyla sabittir.

Âyetin “Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri giderir” (Hûd 11/114) kısmında bahsedilen “iyilikler”den maksat, sözün geliminden de anlaşılacağı üzere öncelikle beş vakit namazdır. Yani her namaz bir “hasene: iyilik”, beş vakit namaz ise “hasenât: iyilikler”dir. İyiliklere devam edildikçe kötülükler silinir gider. Buna göre beş vakit namaza devam ettikçe, arada beşeriyet icabı işlenen bazı kötülükler de kaybolur. Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlardan uzak durulduğu takdirde, bir namaz diğer namaza kadar olan günahlara kefarettir.” (Müslim, Tahâret 16) Şu âyet-i kerîme ise hakîkati daha açık bir şekilde beyân eder: “Bütün şartlarına riâyet edilerek hakkiyle kılınan namaz, insanı her türlü hayasızlıktan, dînin ve aklın kabul etmediği şeylerden alıkoyar.” (Ankebût 29/45)

Fakat iyiliklerin kötülükleri silip götürmesi sadece namaza mahsus bir durum değildir. Namaz sadece misal olarak verilmiştir. Aynı durum diğer iyilikler için de geçerlidir. İnsanın imanla birlikte yaptığı her türlü iyilik onu kötülüklerden uzaklaştırır, yaptığı kötülüklerin affedilmesine, hatta onları iyiliğe dönüşmesine vesile olur. Bu mânada şu âyet-i kerîme ne kadar ümit bahşedicidir: “Ancak tevbe edip inanan ve sâlih ameller işleyenler müstesnâ. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Furkan 25/70)

Rabbimizin öğütlerine kulağını ve kalbini verenler, sabırla iyilik yapmaya devam edenler bu güzel müjdelerden bol bol istifade edeceklerdir. Çünkü Yüce Allah, iyilik yapanların emeklerini boşa çıkarmayacak, mükâfâtlarını asla zayi etmeyecek, bilakis onlara lutuf ve kerem hazinelerinden kat kat ihsanda bulunacaktır.

Mü’minler ancak böyle bir İslâmî anlayış ve kulluk şuuru ile hem kendilerini haksızlıklardan uzak tutabilir, hem de dünyada yapılan zulüm ve haksızlıkların önüne geçebilirler.

Kaynak: kuranvemeali.com