Allah Kimlere Ateşi Haram Kıldı?

Allah kimlere ateşi haram kıldı? Peygamber Efendimiz cehennem ateşini nasıl tarif ediyor?

Allah’ın ateşi haram kıldığı kimseler:

“Kim Allah’tan başka hiçbir İlâh olmadığına, Muhammed’in de O’nun Resulü olduğuna şehâdet ederse, Allah ona ateşi haram kılar.” (Müslim, imân no. 46; Tirmizî no. 2638)

Bu hadisi öğrenmemizin de bir hikâyesi var. Es-Sunâbihî diyor ki: “Ubâde bin es-Sâmit’in yanına girdim. Kendisi ölüm halinde idi. Bu halini görünce ağladım. Bunun üzerine:

- “Dur bakalım, niçin ağlıyorsun? Vallahi benden şahitlik istense senin için mutlaka şahitlik ederim. Bana şefaat hakkı verilse senin için mutlaka şefaatte bulunurum. Gücüm yeterse, sana mutlaka faydalı olurum” dedi.

Sonra devamla şöyle dedi:

“Vallahi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den, içinde sizin için hayır bulunan hiçbir hadis işitmemişimdir ki onu sizlere rivayet etmiş olmayayım. Yalnız tek bir hadis müstesnâ! Onu da sizlere bu gün, son demimi yaşarken söyleyeceğim.

Daha sonra Resûlullah’ın yukarda da geçen şu hadisini nakletti: “Kim Allah’tan başka hiçbir İlâh olmadığına, Muhammed’in de O’nun Resulü olduğuna şehâdet ederse, Allah ona ateşi haram kılar.” (Tirmizî (no. 2638) Rudanî, a.g.e. no: 3. Bu hadisin tahricinde bu bilgiler verilmiştir.)

Hz. Peygamber bir gün bir mecliste “Ey iman edenler! Nefsinizi ve aile efradınızı yakıtı insanlarla taşlar olan bir ateşten koruyunuz..." (Tahrim: 66/6.) âyetini okudular. Bunun üzerine orada bulunan bir ihtiyar kalkarak:

CEHENNEMİN TAŞLARI NASILDIR?

- “Ey Allah’ın Rasûlü! Cehennemin taşları da dünya taşları gibi midir?” diye sordu.

Hz. Peygamber de:

- “Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki cehennemin bir taşı bu dünyanın bütün dağlarından daha büyüktür” buyurdular.

Bu sözler üzerine o ihtiyar bayılarak yere düştü. Hz. Peygamber mübarek ellerini onun kalbi üzerine koydular ve hâlâ yaşamakta olduğunu anladıklarında:

- “Ey ihtiyar! “Lâ ilâhe illallah” de!” buyurdular. O da:

- “Lâ ilâhe illallah” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber onu cennetle müjdelediler.

Orada bulunan sahabiler:

- “Ey Allah’ın Rasûlü! Aramızda sadece onu mu cennetle müjdeliyorsunuz?” diye sordular. Hz. Peygamber de onlara:

- “Evet; çünkü Allah Teâlâ “İşte bu, makamımdan sakınan ve tehdidimden korkanlar içindir” (İbrahim: 14/14.) buyurmaktadır” cevabını verdiler. (İbn Kesir, Tefsir IV/391 (İbn Ebi Hâtim, Abdulaziz b. Ebi Revvâd’dan)

Kaynak: Cemal Nar, Altınoluk Dergisi, Sayı: 349

İslam ve İhsan

İSLAM’DA CEHENNEM NEDİR? | CEHENNEM NEDEN VAR?

İslam’da Cehennem Nedir? | Cehennem Neden Var?

CENNET VE CEHENNEM ŞU ANDA VAR MIDIR?

Cennet ve Cehennem Şu Anda Var mıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • dünya ateşinden yetmiş misli olan cehennem ateşinden allah celle celalühü bizleri muhafaza eylesin amin

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.