Allah O Kimseyi Evinin İçinde Bile Olsa Rezil Eder

Allah o kimseyi evinde bile olsa rezil eder!

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, diğerinizi gıybet etmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz değil mi? O hâlde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeleri çok kabul edendir; çok merhametlidir.” (Hucurât, 12)

Allah Resûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- buyuruyor:

“Ey diliyle iman edip de kalplerine iman tam olarak yerleşmeyen kimseler! Müslümanları gıybet etmeyiniz, onların kusurlarını da araştırmayınız! Kim Müslümanların kusurlarını araştırırsa Allah da onun kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurlarını araştırırsa onu evinin içinde bile olsa rezil eder.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 35/4880; Tirmizî, Birr, 85/2032; İbn-i Kesîr, Tefsir, IV, 229)

Ebû Hüreyre’den -radıyallahu anh- rivâyet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bir gün:

“-Biliyor musunuz, gıybet nedir?” diye sormuştu.

Ashâb-ı Kirâm:

“-Allah ve Resûlü daha iyi bilir” karşılığını verdi.

Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“-Gıybet, din kardeşinden, onun hoşlanmayacağı bir şekilde bahsetmendir” buyurdu.

Yanındakilerden biri:

“-Söylediğim ayıp eğer o kardeşimde varsa, ne dersiniz?” diye sordu.

Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“-Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet ettin, yoksa, ona iftirâda bulundun demektir” buyurdu. (Müslim, Birr, 70; Ebu Davud, Edeb, 40/4874)

BÜYÜK GÜNAH

Cenâb-ı Hak kullarını, bunlar içinde de bilhassa mü’minleri çok sevdiği için onları can, mal, ırz, nâmus gibi her yönden koruma altına almış, dokunulmaz kılmıştır. Gıybeti büyük günahlar arasında zikrederek yasaklaması da bunun tezâhürlerinden biridir. Cenâb-ı Hak gıybeti yasaklayarak günahkâr kulunun bile gönlünü incinmekten muhâfaza etmektedir. Demek ki nazargâh-ı ilâhi olan gönül bu kadar kıymetlidir. Gıybetin yasak kılınmasının bundan daha mühim olan diğer bir sebebi de, onun, insanların arasını bozması, toplum hayatının en mühim esasları olan sulh, sükûn ve kardeşlik duygularını zedeleyip yok etmesidir.

Kaynak: Altınoluk Dergisi

İslam ve İhsan

GIYBET NE DEMEK? GIYBET ETMENİN GÜNAHI NEDİR?

Gıybet Ne Demek? Gıybet Etmenin Günahı Nedir?

GIYBET EDENLERİN AKIBETİ NE OLACAK?

Gıybet Edenlerin Akıbeti Ne Olacak?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.