“Allah Sana Yahya İsminde Bir Evladın Olacağını Müjdeliyor” Ayeti
“Allah sana Yahya isminde bir evladın olacağını müjdeliyor. O, Allah’tan bir kelime olan İsa’yı doğrulayacak hem kavminin efendisi olacak, dünya zevklerinden uzak bir hayat sürecek hem de sâlih kullar arasından seçilmiş bir peygamber olacaktır” ayetini nasıl anlamalıyız?
Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
“Zekeriya, mâbette durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle seslendi: «Allah sana Yahya isminde bir evladın olacağını müjdeliyor. O, Allah’tan bir kelime olan İsa’yı doğrulayacak hem kavminin efendisi olacak, dünya zevklerinden uzak bir hayat sürecek hem de sâlih kullar arasından seçilmiş bir peygamber olacaktır.»” (Âl-i İmrân sûresi, 39)
Hz. Zekeriya, Meryem’in yanında gördüğü hârikulâde hallerden etkilenerek, kendisi ihtiyar ve hanımı da kısır olmasına rağmen Cenâb-ı Hak’tan temiz bir zürriyet, sâlih bir evlat istedi. Allah Teâlâ da, onun duasını kabul buyurdu ve kendisine Yahyâ’yı ihsan etti. Âl-i İmrân sûresi 39. âyet-i kerîmede Hz. Yahyâ’nın dört mühim hususiyetine dikkat çekilmektedir:
- Allah’tan bir kelime olan Hz. İsa’yı tasdik edici olması. Hz. İsa, babasız bir şekilde sırf Allah Teâlâ’nın “Ol!” emriyle dünyaya geldiği için “kelime” olarak isimlendirilmiştir. Bu tasdik, Yahyâ’nın ana karnına düşmesiyle başlamıştır. Çünkü hayız ve nifastan kesilmiş, kısır, çok ihtiyar bir kadının hamile kalması âdetullâha aykırı bir durumdur. Dolayısıyla Yahyâ, Cenab-ı Hakk’ın âdete aykırı şeyler yaratabileceğine ve dilediğini yapabileceğine fiilen bir şâhittir. Şu halde burada Meryem’in de, normal şartların dışında hamile olabileceğini bir tasdik sözkonusudur.
- Seyyid olması. Hz. Yahyâ mü’minlerin efendisi; ilim, hilim, kerem, ibâdet ve takvâ hususlarında toplumun önderi; bâtıla tenezzül etmeden en güzel şekilde insanların rızâsını kazanabilen; yaşıtlarına üstün ve liderliğe layık bir insandı. Çünkü o, hiçbir hatâya bulaşmamış, hiçbir günahla kınanmamış ve hiçbir mâsiyeti de arzu etmemiştir.
- Hasûr olması. اَلْحَصُورُ (hasûr); nefsine hâkim; kudreti olduğu halde nefsini bütün şehvetlerden, arzulardan hapseden, muhâfaza eden, bunu fazlasıyla ve lâyıkıyla yapan demektir.
- Sâlihlerden bir peygamber olması. اَلصَّلَاحُ (salâh), hayrın her türlüsünü içine alan bir sıfattır. Hz. Yahyâ, peygamberlerin sulbünden gelmiş, sâlihler içinde yetişmiş ve vakti geldiğinde de ilâhî vahye mazhariyetle peygamberlik rütbesine erişmiştir.
Kaynak: www.kuranvemeali.com