Allah Şımaranları Sevmez!

Allah için yapılan hizmetlere nefsâniyetin karıştırılmaması son derece mühimdir. Hizmet ehlinin en çok dikkat edeceği husus, muvaffakıyeti kendinden değil, Rabbinden bilmektir. Kendine izâfe etmek, şımarmayı ve kibirlenmeyi meydana getirir ki, bu mânevî bir felâkettir.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“...Şımarma! Allah şımaranları sevmez.” (el-Kasas, 76)

Cenâb-ı Hak mü’minlerin, Bedir Gazvesi’ndeki muzafferiyetinden bahsederken: (Ey Habîbîm!) Savaşta onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü. Attığın zaman da Sen atmadın, lâkin Allah attı…” (el-Enfâl, 17) buyurmak sûretiyle, gerçek fâilin hakîkatte kendisi olduğunu bildirmiştir.

ALLAH'A TEVEKKÜL ETMEK

Yaptığımız hizmetlerde işin içine nefsimizi karıştırmaz da sırf Allâh’ın rızâsını gözetirsek, o zaman Cenâb- ı Hakk’ın lûtfu tecellî eder ve gerçek

muvaffakıyet hâsıl olur. Hattâ bizim imkân, kâbiliyet ve mahâretimiz  zayıf ve noksan olsa bile... Nitekim  Kur’ân-ı Kerîm’de ifâde edildiği üzere Mûsâ -aleyhisselam-, sihirbazlarla giriştiği mücâdelede kendi kâbiliyeti  bakımından âciz ve zayıf göründüğü için bir an korkuya  kapılmıştı. Fakat Cenâb- ı Hakk’a sığınıp O’nun emrine göre hareket  etmesi neticesinde ilâhî  mûcize gerçekleşti.

Yani ilâhî kudret imdâda yetişti ve sihirbazları âciz bıraktı. Dolayısıyla Hak yolunda  bize düşen, elimizden gelen gayreti  gösterdikten sonra Allâh’atevekkül etmek ve neticenin ancak O’nun yüce murâdına ve lûtfuna göre gerçekleşeceğini bilmektir. Ecdâdımız bu hakîkati:

“Tevfîk Allah’tandır...” diyerek vecîzeleştirmişlerdir.

Hâsılı biz, tohumu toprağa koyarız, lâkin onun  muazzam bir çınar olması veya çürüyüp gitmesi  arasındaki takdîr ve tecellî Yüce Rabbimize  aittir. Yine asâyı meydana bırakan Hazret-i Mûsâ’dır, ancak onu diğer yılanları yutacak bir ejderha hâline getiren Hazret-i Mevlâ’dır...

Bu bakımdan, nâil olunan lutuf ve nîmetlere değil, onu gönderene nazar edip gafletten sakınmalıdır. Utbe bin Gazvân -radıyallahu anh- şöyle demiştir:

“…Şüphesiz dünya geçici olduğunu bildirmiş ve hızla gelip geçmiştir. Ondan geriye kalan, kabın dibinde kalan su gibidir ki sahibi de onu bir yudumda içiverir. Şüphe yok ki siz bu dünyadan sonu olmayan bir diyara gideceksiniz. Bu sebeple oraya elinizdekilerin en hayırlısıyla gidiniz… Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- ile beraber olan yedi kişiden biri olduğum günü gördüm. Ağaç yapraklarından başka yiyeceğimiz yoktu. Onları yerken ağızlarımız yara olmuştu. Bir hırka bulmuştum da onu ikiye bölüp Sa’d  bin Mâlik (İbn-i Ebî Vakkâs) ile paylaşmış, yarısını ben, yarısını da o izâr olarak kullanmıştık. Bu gün ise bizden her biri bir şehre idareci olmuş durumda. Bununla birlikte ben, kendi nazarımda büyük, ancak Allah katında küçük olmaktan Allâh’a sığınırım...” (Müslim, Zühd, 14)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Mânevî Zirvelerin Ulvî Basamağı HİZMET, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.