Allah Yolunda İnfak Etmenin Önemi
Allah yolunda infak etmenin fazileti ve önemi nedir?
Îmânın ilk meyvesi merhamettir. Merhametin en belirgin alâmeti ve en olgun tezâhürü de “infak”tır. İnfak; malın ve canın Allâh’a adanışıdır.
Beşeriyetin fazîlet zirveleri olan Peygamberler ve onların vârisleri olan âlimler, ârifler ve velîlerin hayatları, sayısız merhamet ve infak menkıbeleriyle doludur.
Bir gün Peygamber Efendimiz, sabah namazını kıldıktan sonra ashâbına dönüp:
“–İçinizde bugün oruçlu olan var mı?” diye sordu.
Hazret-i Ömer (r.a.) :
“–Yâ Resûlallâh! Dün gece oruç tutmak aklıma gelmedi, onun için şimdi oruçlu değilim.” dedi.
Hazret-i Ebûbekir (r.a.) ise:
“–Ben dün gece oruç tutmayı düşündüm ve sabaha oruçlu çıktım.” dedi.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz yine:
“–İçinizde bugün hasta ziyâretinde bulunan var mı?” diye sordu.
Hazret-i Ömer (r.a.) :
“–Yâ Resûlallâh! Sabah namazını yeni kıldık ve yerimizden ayrılmadık, nasıl hasta ziyâret edebilelim ki?” dedi.
Hazret-i Ebûbekir (r.a.) ise:
“–Duydum ki kardeşim Abdurrahman bin Avf rahatsızlanmış. Mescide gelirken, bakayım durumu nasıl olmuş diye, ona bir uğrayıverdim.” dedi.
Yine Fahr-i Kâinât Efendimiz:
“–İçinizde bugün bir yoksulu doyuran var mı?” diye sordu.
Hazret-i Ömer (r.a.) :
“–Yâ Resûlallâh! Sabah namazını yeni kıldık ve henüz yerimizden ayrılmadık.” dedi.
Hazret-i Ebûbekir (r.a.) ise:
“–Mescide girdiğimde, ihtiyacını arz eden birini gördüm. Oğlum Abdurrahmân’ın elinde bir parça arpa ekmeği vardı. Onu alıp yoksula verdim.” dedi.
Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s.) :
“–Seni Cennetle müjdelerim (ey Ebûbekir)!” buyurdu.
Hazret-i Ömer derin bir iç çekerek; “Âh cennet!” dedi. Efendimiz onun da gönlünü alacak bir söz söyledi:
“–Allah Ömer’e rahmet eylesin, Allah Ömer’e rahmet eylesin! Ne zaman bir hayır yapmak istese Ebûbekir muhakkak onu geçer.” buyurdu. (Heysemî, III, 163-164. Ayrıca bkz. Ebû Dâvud, Zekât, 36/1670; Hâkim, I, 571/1501)
Bu hadîs-i şerîften almamız gereken en büyük ders, her an Allâh’ın rızâsına vesîle olacak bir amel arayışında olabilmektir. Zira âyet-i kerîmede:
“Bir (hayır) işini bitirince hemen (başka bir iş veya ibâdete) koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (el-İnşirâh, 7-8) buyrulmuştur.
HAYIR İŞLERİNDE YARIŞINIZ
Yine Rabbimiz, râzı olduğu sâlih kulları hakkında âyet-i kerîmede:
“...Onlar hayırda birbirleriyle yarışırlar...” (Âl-i İmrân, 114) buyurmaktadır. İşte bu hayır yarışının mü’minlerde tabiat-ı asliye hâline gelmesi şarttır. Mü’min, esen meltemler gibi müşfik, yağan yağmurlar gibi cömert olmalı, her an etrafına huzur bahşederek Hakk’ın rızâsını aramalıdır.
Bu sebepledir ki Hak dostları da cömertlikte bereketli ırmaklara benzerler. Onlar uzun yollar boyunca; insana, hayvanâta, ağaca, kuşa, güle, sümbüle, velhâsıl bütün mahlûkâta huzur bahşederek akıp giderler.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları