Allah'a (c.c) Karşı Edep Nasıl Olur?
Mümin, Allah Teâlâ’ya karşı nasıl bir edep içinde olmalıdır?
Unutmamak gerekir ki şeytan -aleyhillâ’ne- huzûr-ı ilâhîden, ilim veya amel noksanlığı sebebiyle değil, edepsizliği yüzünden kovuldu. Bu yüzden şeytanı mahveden en güzel fazîlet, edeptir. Hazret-i Mevlânâ bunu şöyle îzah eder: “İblis, Hazret-i Âdem’e secde etmeyip Allâh’ın ermine karşı gelince:
«–Benim zâtım ateşten, onunki çamurdandır. Yüksek olanın aşağı olana secde etmesi nasıl yakışık alır?» dedi. İşte İblis, Allâh’a edepsizce karşılık vermesi yüzünden lânete uğradı ve huzûr-i ilâhîden kovuldu. Üstelik bir deküstahlık edip, kendisini yaratanla cidâle kalkıştı.”
Cenâb-ı Hakk’a karşı lâyıkıyla edep sahibi olan kul, lâubâlî hareketlerden kaçınır; bu vesîleyle ibâdet ve muâmelâtındaki kusur, hatâ ve gafletinin farkına varır. Amellerine güvenme illetine yakalanmaz.
Allah’ın her daim bizimle bereber olduğunu unutmamak gerekir. Bir mü’minin hedefi “ihsan duygusu”na yani dâimâ Hakk’ın huzûrunda bulunduğu idrâkine yükselmek Allâh’a karşı zâhirde ve bâtında edep sahibi olmaya çalışmaktır.
Allâh’ın zâtına karşı edepten sonra gelen ikinci büyük edep ise, Allah Rasûlü (s.a.) Efendimiz’e karşı olan edeptir.
Kaynak: Faruk KANGER Lokman HELVACI, ADABI MUAŞERET