Allah’a İman ve Bağlılığın Önemi
Osmanlı Devleti, onu kuran kitlenin rûhundaki saf ve berrak îman ile bu îmânın hayat ve hâdiselere aksettirilişindeki liyâkat ve mükemmellik bereketiyle sür’atli bir yükseliş seyri takip etmiştir. Ancak o devrin bütün mâneviyat sultanları da, kendilerini hem zâhir, hem de bâtın cihetinden irşâd edip teveccühte bulunmuşlardır.
Allah Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’e hakkıyla sarılanları bu dünyada bile azîz kılacağını ve dünya idâresini “sâlih kullar”ına vereceğini açıkça beyan buyurmuş olduğu üzere Osmanlı Devleti’nin kaydettiği terakkî ve ihtişam, bu ilâhî hükmün fiilî bir ispat ve tezâhürüdür.
Devlet reisinden en alt tabakadaki ferdine kadar bütün insanların İslâm’ın emrettiği ihlâs ve kemâl ile muttasıf bulunduğu uzun asırlar boyunca Osmanlı’nın dâimî bir terakkî kaydettiği mâlumdur. Bu terakkînin mânevî âmillerine dâir çeşitli misâller eserimizde yer yer zikredilmiş olduğundan, burada ayrıca tafsîlât vermeye lüzum görmüyoruz.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Âbide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları