Allah’a İsyan Edenlerin Sonu

İSLAM

İnsanlar neden Allah’a isyan etmişlerdir? Allah’a isyan edenlerin ibretlik sonları.

Rabbimiz, yarattığı insanoğlunu haddini bilmeye davet sadedinde şöyle buyurur:

“İnsan görmez mi ki Biz onu bir nutfeden yarattık. Bir de bakıyorsun ki apaçık düşman kesilmiş!” (Yâsîn, 77)

ALLAH’A İSYAN EDENLERİN AKIBETİ

Asıllarının “hiçlik ve yokluk” olduğunu unutan gâfiller, en büyük mânevî felâket olan benlik, enâniyet ve kibir girdabına kapılmaktan kurtulamazlar.

Ben Ondan Üstünüm

Nitekim İblis, benliğinden dolayı Allah Teâlâ ile cidâle kalkıştı. Âdem aleyhisselâm hakkında, “Ben ondan üstünüm.” dedi, kahroldu gitti.

Bu Hazineleri Ben Kendi İlmimle Kazandım

İlâhî bir imtihan îcâbı hazinelere gark edilen Kârun, zekâtını hesap edip tahsil etmek isteyen Hazret-i Mûsâ’ya karşı çıktı, tavır koydu ve büyüklenerek:

“–Bu hazineleri ben kendi ilmimle kazandım.” dedi. O hazinelerin, Rabbinin lûtfu ve imtihanı olduğunu unuttu. Güvendiği hazineleriyle birlikte yerin dibine gömüldü.

Cehenneme Giden Alim

Bel’am bin Bâûra, nâil olduğu mânevî mazhariyetleri kendine izâfe etti, mağrur bir şekilde hevâsına meyletti. Cenâb-ı Hak da onu, dilini çıkarmış soluyan bir kelp gibi ahmaklaştırarak helâk etti.

Bu Gemiyi Hiçbir Güç Batıramaz

1912 yılında Titanic denilen devâsa gemi ilk seferine çıkarken; “Bu gemiyi hiçbir güç batıramaz.” denildi. Gemi, ilk seferinde buz dağına çarparak içindekilerle beraber okyanusun derinliklerine gömüldü.

1986’da, “meydan okuyan” mânâsında Challenger adı verilen uzay mekiği, fırlatıldıktan 73 saniye sonra infilâk etti, bütün mürettebâtı öldü.

Çanakkale’de Batırılan Düşman Gemileri

18 Mart 1915’te Fransızların “eğilmez, bükülmez, inatçı” mânâsına gelen “Inflexible” adlı dev savaş gemisi, Çanakkale’de ağır yaralanıp safdışı kaldı. Aynı gün, İngilizlerin, “karşı konulmaz, dayanılmaz” mânâsına gelen “Irresistible” adlı dev savaş gemisi de mayına çarparak battı.

Yine Îtilâf Devletleri donanmasının, vaktiyle küfür ordusunun yenilmez bir devi olarak meşhur olan zâlim Câlut’u kastederek “Goliat” adını verdikleri dev savaş gemisi, kendisiyle kıyaslanamayacak kadar küçük ve güçsüz görünen Muâvenet-i Milliye Fırkateyni tarafından 13 Mayıs 1915’te boğazın serin sularına gömüldü.

Bizden Daha Güçlü Kim Var?

Bunlar gibi sayısız misalleriyle tarih şâhittir ki, Cenâb-ı Hakk’ın azamet ve kibriyâ sıfatıyla yarışa kalkışan, Hakk’a karşı “ben” diyen zâlimler, “Bizden daha güçlü kim var?” diye övünen Âd ve Semud gibi güçlü-kuvvetli kavimler, Allâh’ın verdiği zihnî melekelerle îcâd ettiği vâsıtalara güvenerek gurur ve kibre kapılanlar, dâimâ ilâhî kahır ve intikamın en ibretli misalleri olarak azap kamçıları altında helâk olmuşlardır.

Velhâsıl mü’min, bir nîmete eriştiğinde dâimâ;

“هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّ۪ى : Bu Rabbimin fazl u keremindendir.”[1] diyerek nîmeti asıl sahibine izâfe edip şükretmelidir. Kibir ve şımarıklık içinde; “Ben kendi gücümle kazandım, ben kendi ilim ve kâbiliyetimle başardım.” diyerek nefsin hoyratlığına dûçâr olmak yerine; “Bütün nîmetler Sen’in lûtfundur yâ Rabbi!” hissiyâtı içinde, kula yakışan tevâzu, mahviyet, hiçlik, hamd ve şükür hâlini sergilemelidir.

Dipnot:

[1] Bkz. en-Neml, 40.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İslam Tefekkür Ufku, Erkam Yayınları