Allah’a Tevekkülün Asıl Sebebi
Sadece Allah’a tevekkül edip güvenmek, iman ve İslâm üzere yaşamayı Allah’tan dilemek gerekir.
Abdullah İbni Abbas radıyalluha anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle söylemeyi itiyat edinmişti:
“Allah’ım! Sana teslim oldum, ben sana inandım, sana dayandım. Yüzümü gönlümü sana çevirdim, senin yardımınla düşmanlara karşı mücâdele ettim.
Allah’ım! Beni saptırmandan yine sana, senin büyüklüğüne sığınırım, -ki senden başka ilah yoktur-. Ölmeyecek diri yalnız sensin. Cinler ve insanlar ise hep ölümlüdürler!” (Müslim, Zikir 67. Ayrıca bk. Buhârî, Teheccüd 1, Tevhîd 7, 8, 24, 35; Müslim, Müsâfirîn 199; Ebû Dâvûd, Salât 119; Tirmizî, Daavât 29; Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 9; İbni Mâce, İkâmet 180)
ALLAH’TAN DİLEMEK
Hemen bütün hadis kitaplarımızda bazı farklılıklarla da olsa yer alan ve 1483 numarada bir kere daha kısmen tekrar edilecek olan bu hadîs-i şerîf, tevekkül ve yakînin tanıtım ve yaşanmasında gerekli olan açıklama ve uygulamalara ışık tutmaktadır.
İslâm, iman, tevekkül, gözün-gönlün Allah’a çevirilmesi, her türlü başarının Allah Teâlâ’nın yardımına bağlı olduğu gerçeğini daima dile getiren Hz. Peygamber, bu ikrarından sonra kendisini şaşırtmamasını ya da bu nimet ve ihsânlarından mahrûm etmemesini Allah’tan dilemektedir. Bu ifade ve dua tarzıyla Efendimiz;
“Ey Rabbimiz! Bizi hidâyete erdirdikten sonra kalbimizi kaydırma!” [Âl-i İmrân sûresi (3), 8] âyetini hatırlatmaktadır. Ancak hadisin “tevekkül ve yakîn” konusunda zikredilmesi, daha çok bu dileğin önünde ve sonunda yer verilen ifadeler sebebiyledir. Zira Peygamber Efendimiz, Müslümanlardan beklenen teslimiyet ve güvenin boyutlarını ve sebebini bu ifadelerinde açıklamaktadır. Özellikle “Senden başka ölmeyecek diri yoktur. Cinler ve insanlar hep ölümlüdürler” buyururken, Allah’a tevekkülün asıl sebebini de beyân etmektedir. Tevekkül, bâki olana yönelik olmalıdır. Tevekkül ancak bu takdirde bir anlam ifade eder. Fânilere güvenenler ise, eninde-sonunda büyük bir nedâmeti paylaşırlar. Nitekim âyet-i kerîmede “Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan. Onu hamd ile tesbih et!...” [Furkân sûresi (25), 58] buyurulmuştur.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1. Sadece Allah’a tevekkül edip güvenmek, iman ve İslâm üzere yaşamayı Allah’tan dilemek gerekir.
2. Kendisine itimat ve güvenmeye lâyık kemâl sıfatlarına yalnızca Allah Teâlâ sahiptir. Ölümlü varlıkların hiç biri bu mânada Müslümanın güvenine muhatap olamaz.
3. Bu tür engin mânalı kelime ve cümlelerle dua etmekte Hz. Peygamber’i izlemek, mü’minlere yakışan en akıllıca hareket olur.
4. Tevekkül ve yakîn tam bir özgürlüktür.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR