Allah'a Yaklaştıran Hizmetler
Cenâb-ı Hak içtimâî hizmetlere büyük ecirler lutfetmiştir.
NAKŞİBENDİLİĞİN İÇTİMAİ HİZMETLERİ
Cenâb-ı Hak, kullarının toplum içinde yaşamasını irâde buyurmuş ve onları birbirlerine muhtaç bir vaziyette yaratmıştır. Namazları cemaatle kılmayı, fakirlere zekât vermeyi ve imkân bulanların hacca giderek bütün İslâm âlemi ile tanışıp görüşmesini emretmiştir. Bütün bunlar, insanların Allâh’a kullukta yardımlaşmaları ve birbirlerini teşvik etmeleri içindir. Bu sebeple Cenâb-ı Hak içtimâî hizmetlere büyük ecirler lutfetmiştir.
Nitekim Allah Resûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ashâbına:
“−Bugün kim bir cenâze namazına iştirâk etti?”
“–Bugün kim bir yoksulu doyurdu?”
“–Bugün bir hasta ziyâretinde bulunan var mı?” diye sorar ve:
“Kim bu sâlih amelleri bir araya getirirse o mutlaka Cennete girer.” buyururdu. (Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 12)
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bu suâlleriyle bir mü’minin sırf ferdî muhtevâda kalmayıp içtimâîleşmesinin, yâni bencillikten sıyrılıp diğergâm ve cömert bir gönle sâhip olmasının zarûretini ifâde buyurmuştur.
İÇTİMAİ HİZMETLERİN KIYMET VE FAZİLETİ
Yine Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- bu nevî içtimâî hizmetlerin kıymet ve fazîletini şöyle haber vermiştir:
“Kim oruçlu olur, hasta ziyâret eder ve cenâze teşyîinde bulunursa, (küçük) günahları affedilir. Sonra işledikleri ise bunun hâricindedir.” (Ahmed, III, 440)
Bir kudsî hadîste ise içtimâî hizmetlerin kulu Allâh’a yaklaştıracağı şöyle anlatılmaktadır:
“Allah Teâlâ kıyâmet gününde şöyle buyurur:
“–Ey Âdemoğlu! Hastalandım, Ben’i ziyâret etmedin.”
Âdemoğlu:
“–Sen âlemlerin Rabbi iken ben Sen’i nasıl ziyâret edebilirdim?” der.
Allah Teâlâ:
“–Falan kulum hastalandı, ziyâretine gitmedin. Onu ziyâret etseydin, Ben’i onun yanında bulurdun. Bunu bilmiyor musun?
Ey Âdemoğlu, Ben’i doyurmanı istedim, doyurmadın.” buyurur.
Âdemoğlu:
“–Sen âlemlerin Rabbi iken ben Sen’i nasıl doyurabilirdim?” der.
Allah Teâlâ:
“–Falan kulum senden yiyecek istedi, vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin, verdiğini Ben’im katımda mutlaka bulacaktın. Bunu bilmez misin?
Ey Âdemoğlu! Senden su istedim, vermedin.” buyurur.
Âdemoğlu:
“–Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbi iken ben Sana nasıl su verebilirdim?” der.
Allah Teâlâ:
“–Falan kulum senden su istedi, vermedin. Eğer ona istediğini verseydin, verdiğinin sevâbını katımda bulurdun, bunu bilmez misin?” buyurur.” (Müslim, Birr, 43)
Bu yüzden mü’minler olarak biz de etrafımızdan kendimizi mes’ûl hissederek içtimâî ibâdetleri hiçbir zaman ihmâl etmemeliyiz.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları
YORUMLAR