Allah’ı (cc) Kaybeden Neyi Buldu?

Allah`a İman

Cenâb-ı Hakkʼın rızâsına ermek istiyorsak, evvelâ Oʼnun hakkımızdaki takdîrine râzı olmayı bilmeliyiz.

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:

“Kısmetine râzı olmayan kuldan Cenâb-ı Hak da râzı olmaz.”

Cenâb-ı Hakkʼın rızâsına ermek istiyorsak, evvelâ Oʼnun hakkımızdaki takdîrine râzı olmayı bilmeliyiz. Rabbimizle huzur bulmalı, Oʼnun beraberlik ve dostluğuyla mutmain bir gönle kavuşmalıyız. Hikem-i Atâiyyeʼde buyrulan:

“Yâ Rabbi! Senʼi bulan neyi kaybetti? Senʼi kaybeden neyi buldu?” hikmetini kalplerimize nakşetmeliyiz.

Zira gerçek bir kulluk:

‒Hakkʼın takdîrinden memnun olabilme sanatıdır.

‒Her zaman ve mekânda Allah ile dost kalabilme mahâretidir.

‒Hayatın med-cezirleri, değişen şartları ve sürprizleri karşısında muvâzeneyi bozmayıp şikâyet ve sızlanmayı unutabilme hüneridir.

NE GÜZEL KUL

Nitekim, çile ve ıztırapları âdeta “hoş geldin” dercesine karşılayan Eyyûb -aleyhisselâm-ʼa Cenâb-ı Hak; نِعْمَ الْعَبْدُ / O ne güzel kuldu.” buyurmuştur.[1]

ALLAH BİLİR, SİZ BİLMEZSİNİZ!

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“…Sizin için daha hayırlı olduğu hâlde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu hâlde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (el-Bakara, 216)

Gaybı bilen, yalnız Cenâb-ı Hakʼtır. Bizler, hâdiselerin derûnuna vâkıf olamadığımız için, zâhiren musîbet gibi görünen hâdiselerde de Cenâb-ı Hakkʼa tevekkül ve teslîmiyet göstermeliyiz. Zira Cenâb-ı Hakkʼın sevip râzı olduğu kullar, her hâlükârda ilâhî takdîre râzı olabilen sâlih kullardır.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Kim akşam olunca (samimiyetle); «Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, nebî olarak Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den râzı oldum.» derse, Allah Teâlâ Hazretleri’nin o kulunu râzı etmesi, üzerine bir hak olur.” (Tirmizî, Deavât, 13/3389)]

[1] Bkz. Sâd, 44.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013