Allah'ın Arş-ı Alâ’dan Dinlediği Kadın
Havle binti Sa’lebe (r.a.) dînî hayatını samimiyetle yaşayan, inancından asla tâviz vermeyen bir hanım sahâbî...
Hazret-i Ömer (r.a.) halîfeliği zamanında bir gün, ashâb-ı kirâmdan Cârûd bin Muallâ ile yolda giderken karşılarına Havle binti Sa’lebe çıktı. Artık yaşlanmış olan Havle, Allâh Rasûlü (s.a.v.) zamanında genç bir hanımdı. Yaşlı kocasıyla arasında geçen bir hâdiseyi Resûlullâh Efendimiz’e şikâyet etmiş, meselesini hâlletmek üzere Mücâdele Sûresi’nin ilk âyetleri nâzil olmuştu. İşte bu hanım sahâbî, Hazret-i Ömer’e nasîhat etmek üzere:
“–Ömer!” diye seslendi.
Ömer (r.a.) durunca, Havle ona şunları söyledi:
“–Biz seni hayli zaman «Ömercik» diye bilirdik. Sonra büyüdün «delikanlı Ömer» oldun. Daha sonra da sana «Mü’minlerin Emîri Ömer» dedik. Allâh’tan kork ve insanların işleriyle meşgul ol. Zîrâ Allâh’ın azâbından korkan kimseye uzaklar yakın olur. Ölümden korkan, fırsatı kaçırma endişesi taşır.”
Bu sözler üzerine Hazret-i Ömer duygulandı ve ağlamaya başladı. Onun bu hâline üzülen Cârûd, Havle’ye dönerek:
“–Yeter be kadın! Mü’minlerin Emîri’ni rahatsız ettin.” dedi. Hazret-i Ömer ona dönerek şunları söyledi:
“–Bırak onu, istediğini söylesin! Sen bu kadının kim olduğunu biliyor musun? Bu, şikâyetini Allâh Teâlâ’nın Arş-ı A’lâ’dan dinleyip değer verdiği Havle’dir. Vallâhi beni geceye kadar burada tutmak istese, namazımı kılıp gelir, yine onu dinlerim.”
İşte İslâm ahlâkının numûne-i imtisâl şahsiyetlerinden Hazret-i Ömer'in (r.a.) Allâh korkusu, Allâh’a tâzîm ve muhabbet, hak, hakîkat, mes’ûliyet gibi hususlarda nasıl mütevâzı bir mü’min olduğunun âşikâr bir misâli...
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları