Allah'ın En Çok Sevdiği Amel Hangisidir?

Allah'ın en sevdiği amel hangisi? Bu ameli nasıl yapmalıyız? Bununla ilgili hadisler neler? Bu konuyla ilgili kıssalar neler? Peygamberimiz Hz. Ayşeyi neden susturdu? Allah amellerimize verdiği sevabı neden keser? Melekler cennette bize inşa ettiği köşkü yapmayı neden durdurur? Dr. Murat Kaya anlatıyor...

Hz. Âişe (r.a) vâlidemizin anlattığına göre birgün Peygamber Efendimiz (s.a.v) onun yanına girmişti. Hz. Âişe’nin yanında bir kadın vardı. Efendimiz (s.a.v):

“‒Bu kadın kim?” diye sordular. Hz. Âişe (r.a):

“‒Falan kadındır” dedikten sonra onun kıldığı namazları anlatmaya başladı.

Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz:

“‒Yeter! Siz gücünüz yettiği kadar (ve devam ettirebileceğiniz) amelleri işlemeye bakınız! Vallâhi Allah Teâlâ (size sevap ve mükâfât vermekten) bıkıp usanmaz, ancak siz (aşırı giderseniz) ibadetlerden bıkabilirsiniz.”

Peygamber Efendimiz’e en sevimli gelen dîn (amel ve ibâdet), sâhibinin istikrâr üzere devam ettiği din idi. (Buhârî, Îmân, 32)

BU KISSADAN NE ANLAMALIYIZ?

Burada bahsedilen kadının Havle bint-i Tüveyt (r.a) olduğu söylenir. Geceleri uyumayıp uzun uzun namaz kılarmış.

Bir evvelki bâbda, İslâm’ı güzelce yaşamaktan bahsedilmişti. Burada ise o güzelliğin devamlı kılınması tavsiye ediliyor.

ALLAH'IN EN SEVDİĞİ AMEL HANGİSİ?

Muhtelif rivâyetlerden anlaşıldığına göre amellerdeki devamlılık Allah’ın sevdiği bir husûsiyet olduğu için Efendimiz (s.a.v) tarafından da sevilmektedir. Az da olsa devamlı olan amel-i sâlihler sevilmektedir. En mühim şey devamlılık ve istikrardır.

Az ama devamlı olan amel, çok ama kesintiye uğrayandan daha hayırlıdır. Çünkü az olan amelin devamı ile tâat, zikir, murâkabe, niyet, ihlâs ve Allah’a yönelme hâli devam eder. Devamlı yapılan az amel, kesintiye uğrayan çok ameli kat kat geçecek kadar semere verir.

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in amelleri de öyleydi, hafif hafif yağan yağmur gibiydi. Bu tür yağmur, az gibi görünür ama çok bereket getirir. Her yeri suya kandırır.

ALLAH TEALA NEDEN AMELİMİZE VERDİĞİ SEVABI KESER?

İnsan aşırıya gidip bıkkınlık hissederse amelleri kesintiye uğrar. Amelleri kesilince de Allah Teâlâ o amele verdiği sevabı keser. Hâlbuki kul, amel-i sâlihleri sebebiyle mükâfât kazanmaktadır. Tembel tembel oturup emellerle ve hayallerle yaşamak insana bir şey kazandırmaz. Bütün vakitleri güzel işlerle ve amel-i sâlihlerle müzeyyen hâle getirmek îcâb eder.

Hasan Basrî Hazretleri nakleder:

MELEKLERİN BİZE İNŞA ETTİĞİ KÖŞK

Melekler Cennet saraylarını zikir ile binâ ederler. Kul gevşeklik gösterip zikri terkedince onun köşk ve sarayını inşâ eden melek de durur. Diğer melekler ona:

“‒Ne oldu, niye durdun?” diye sorunca o:

“‒Kendisiyle vazîfeli olduğum kul bıkkınlık ve gevşeklik gösterdi!” der.

Bu rivâyeti nakleden Hasan-ı Basrî (k.s) şöyle seslenir:

“‒Allah size rahmet eylesin ey insanlar, meleklere ihtiyaç duydukları malzemeyi bol bol verin, sakın eksik bırakmayın!” (İbn-i Receb, Fethu’l-Bârî, I, 166)

Duada da ısrar etmek, “kabul olmuyor” diye acele etmemek lâzım…

Peygamber Efendimiz (s.a.v), ümmetine çok şefkatlidir. Bize dâimâ en kolay ve en bereketli amelleri öğretmiştir.

PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) HZ. AYŞEYİ NEDEN SUSTURDU?

Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’in, Hz. Âişe vâlidemizi susturmasının iki sebebi vardır:

  • Yanlış bir tatbîkâtı medhetmesi,
  • Kadını yüzüne karşı medhetmesi.

İslam ve İhsan

ALLAH VE RESULÜ’NÜN EN SEVDİĞİ İBADET

Allah ve Resulü’nün En Sevdiği İbadet

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.