Allah’ın Sana Nasıl Muamele Etmesini İstersin?

Yapılan küçücük bir iyiliğin Allah katında ne kadar değerli olduğunu anlatan ibretlik bir kıssa.

Hikâye edildiğine göre Ebû Mansur b. Zükeyr (k.s.) zâhid ve sâlih bir insandı. Vefâtı yaklaşınca çok ağlamaya başladı. Ona:

“Neden ölüm vakti yaklaşınca ağlıyorsun?” diye soruldu. O da:

“Ben şimdiye kadar hiç gitmediğim bir yola gidiyorum.” dedi. Vefat ettiği vakit oğlu onu dördüncü gecesinde rüyâsında gördü ve:

“-Babacığım, Allah sana nasıl muamele etti?” diye sordu: Babası da:

“-Ey oğulcuğum, iş senin tahmin ettiğinden daha çetin. Adâletlilerin en âdili bir melikle karşılaştım ve hasımları münâkaşa ederken gördüm.” Rabbim bana:

“-Ey Ebû Mansur! Ben sana yetmiş yıl ömür verdim. Bugün yanında ne getirdin?” buyurdu. Ben de:

“-Ya Rabbi, otuz hac yaptım.” dedim. Allah Teâlâ:

“-Onları kabûl etmedim.” buyurdu.

“-Ya Rabbi, kendi elimle kırk bin dirhem sadaka verdim.” dedim.

“-Onları da kabûl etmedim.” buyurdu.

“-Altmış sene gündüzün oruç tuttum ve geceleri ihyâ ettim.” dedim.

“-Onları da kabûl etmedim.” buyurdu. Ben de:

“-Öyleyse helak oldum.” deyince bana şöyle cevap verdi:

“-Ey Ebû Mansur! Benim bu şekilde sana azap etmem keremime uygun düşmez. Sen bir Müslümanın ayağı kayıp düşmesin diye yoldan taşı kaldırdığın günü hatırlamıyor musun? İşte bu sebeple ben sana rahmet ettim. Şüphesiz ki ben iyilik yapanların mükâfâtını zâyi etmem.”

Kaynak: İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân 4.Cilt, 289-290. Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İYİLİK İLE İLGİLİ HİKAYE

İyilik ile ilgili Hikaye

DİNİ VE TASAVVUFİ KISSALAR

Dini ve Tasavvufi Kıssalar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.