Allah'ın Sevdiği ve Buğz Ettiği Üç Kişi Hadisi

Allah'ın (c.c) sevdiği ve buğz ettiği üç kişi kimdir? Hadisi şerifi nasıl anlamalı ve amel etmeliyiz? Dr. Murat Kaya anlatıyor...

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir kudsî hadîste Yüce Rabbinden naklen; gizlice infakta bulunan, teheccüde kalkan ve Allâh yolunda samîmiyetle gayret gösteren mü’minleri medhederek şöyle buyurmuştur:

ALLAH'IN SEVDİĞİ ÜÇ KİŞİ

“Üç kişi vardır, Allâh onları sever. Üç kişi de vardır ki, Allâh onlara buğzeder. Allâh’ın sevdiği üç kişiye gelince:

  • Bir adam bir cemaate gelir, aralarındaki bir yakınlık sebebiyle değil de, sırf Allâh adına onlardan bir şeyler ister. İstediğini vermezler. Bu topluluktan biri yavaşça, kimseye hissettirmeden cemaatin arka tarafına kayar ve isteyen kimseye gizlice ihsanda bulunur. (Öyle gizli verir ki) onun verdiğini sâdece Allâh ile yardım ettiği kimse bilir.
  • (İkinciye gelince:) Bir cemaat yoldadır. Gece boyu yürürler. Derken (yorulurlar ve) uyku herşeyden kıymetli hâle gelir. Bir yerde konaklarlar. (Herkes uyur.) İçlerinden birisi kalkıp Bana karşı tevâzû ile tazarrûda bulunur, âyetlerimi okur.
  • (Üçüncüsü de şudur:) Bir kimse seriyyeye (askerî harekâta) katılmıştır. Düşmanla karşılaşır ve hezîmete uğrarlar. Ancak o ilerler, öldürülünceye veya muvaffak oluncaya kadar savaşmaya devâm eder.

ALLAH'IN SEVMEDİĞİ ÜÇ KİŞİ

Allâh’ın buğzettiği üç kişi ise:

  • Zinâ eden ihtiyar,
  • kibirli fakir ve
  • zâlim zengindir.” (Tirmizî, Cennet, 25/2568; Nesâî, Zekât, 75)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ALLAHIN SEVDİĞİ KUL OLDUĞUMUZU NASIL ANLARIZ?

Allahın Sevdiği Kul Olduğumuzu Nasıl Anlarız?

ALLAH'IN SEVGİSİ NASIL KAZANILIR?

Allah'ın Sevgisi Nasıl Kazanılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.