Allah'ın Varlığını ve Birliğini İspatlayan Deliller
Cihân ilâhî azamet tezâhürlerinin sanat hârikası bir sergisidir.
Bediî mekânda şuurla dolaşan her îmanlı sîne, fikrî uyanışlara, kâinattaki kudret akışları karşısındaki ürperişlere ve ne dehşetli mânevî lezzetlere mazhar olur.
Âyet-i kerîmelerde buyrulur:
“Allâh’ın gökten bir su indirip de onu bir yoluyla yeryüzündeki menbâlara koyduğunu görmedin mi? Sonra onunla türlü renklerde bir ekin çıkarır, sonra onun olgunlaşıp sarardığını görürsün. Sonra da onu bir çöpe çevirir. Elbette bunda temiz akıllılar için bir ihtar vardır.” (ez-Zümer, 21)
“Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allâh’ın gökten indirip de ölü hâldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allâh’ın varlığını ve birliğini ispatlayan) birçok deliller vardır.” (el-Bakara, 164)
Hakîkaten, gören gözler için, gökyüzünden muhabbet nurları yağmakta, topraklardan zümrüt sevdâlar fışkırmaktadır. Öyle ki, semâ ve yeryüzü gibi iki muhabbet çemberi ile kuşatılan derin tefekkür sâhibi her insan, zâhirî ve derûnî duyuşlarını, zarûreten ilâhî muhabbetle telif ederek mânen tekâmül etmeyi kendisine meslek tutacaktır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Son Nefes, Erkam Yayınları, 2013