Allah’ın Verdiği Nimetlerin Kıymetini Neden Bilmiyoruz?
Yüce Allah’ın sonsuz nimetlerini neden görmüyor ve kadrini-kıymetini bilmiyoruz?
Rabbimiz bize farkına varmadığımız daha pek çok nîmet bahşetmiştir.
ALLAH’IN VERDİĞİ NİMETLERİN KADRİNİ NEDEN BİLMİYORUZ?
Bunları görebilmek için nazarları ten plânının süflî zevklerinden ulvî fazîletlere çevirmek lâzımdır. Meselâ devâsız bir hastalığa tutulan bir kişiye: “Servetini verirsen şifâ bulursun!” denilse hiç tereddüt etmeden verir, hattâ borca girmeye bile râzı olur. Yine, dünyaya karşı çok ihtiraslı bir insana: “İki gözünü alalım, mukâbilinde sana dünyayı verelim.” deseler, derhâl bu teklifi reddeder. Maalesef birçok kimse Allâh’ın kendisine lûtfettiği ve sayılamayacak kadar çok olan nîmetlerin gafleti içindedir. İnsanların bu derin gafleti sebebiyle Rabbimiz:
“…Kullarımdan şükredenler pek azdır.” (Sebe, 13) buyurmaktadır.
Burada şunu da ifâde etmek lâzımdır ki insanın başına gelen her hâl imtihan olmakla birlikte umûmiyetle nîmetlerin imtihanı, mahrûmiyetlerin imtihanından daha ağırdır. Zira nîmetlerin bolluğu karşısında nefsin azgınlaşmasına mânî olmak bir hayli zorken, mahrûmiyet hâllerinde bu daha kolaydır. Aynı şekilde hayatın gençlik çağları da nefsânî arzuların şiddeti sebebiyle hakka ve hayra yönelmenin zor olduğu bir mevsimdir. Dolayısıyla, gençlik yıllarında hayır yollarına sülûk etmek ve istikâmet sahibi olmak, Hak katında daha kıymetlidir.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Saadet Damlaları, Erkam Yayınları