Allah’ın Yasakladığı Şeyler
Kur’an-ı Kerim’de yasaklanan iş ve davranışlar nelerdir?
İslam’ın yasakladığı iş ve davranışlar ile ilgili ayetler.
ALLAH’IN YASAKLADIĞI İŞ VE DAVRANIŞLAR
“Fakat aşırı gitmek yasaktır. Çünkü kötülüğün karşılığı, ona denk bir cezadır. Bununla beraber kim affeder ve böylece düşmanlığı sona erdirip barışı sağlarsa, onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zâlimleri hiç sevmez.” (Şura suresi, 40)
“Kınama ve cezalandırma, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve saldırıda bulunanlar için geçerlidir. İşte onları can yakıcı bir azap beklemektedir.” (Şura suresi, 42)
Onlara şöyle de: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri bildireyim: O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya iyilik edin. Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin; çünkü sizi de onları da biz rızıklandırıyoruz. Açık olsun, gizli olsun hiçbir günaha ve kötülüğe yaklaşmayın. Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. İşte bunlar, akıl erdirmeniz için Allah’ın size emrettiği hususlardır.” (Enam suresi, 151)
“Yetişkinlik çağına erinceye kadar, muhafaza ve yardım maksadıyla en güzel şekilde olanı dışında, yetimin malına yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı adâletle tam yapın. Biz hiç kimseyi gücünün üstünde bir şeyle sorumlu tutmayız. Konuştuğunuz zaman, en yakınlarınızın aleyhinde bile olsa adâleti gözetip doğruyu söyleyin. Allah’a ve Allah için verdiğiniz sözleri yerine getirin. İşte bunlar, düşünüp ders almanız için Allah’ın size emrettiği hususlardır.” (Enam suresi, 152)
De ki: “Rabbim açık ve gizlisiyle yüz kızartıcı bütün çirkin fiilleri, her türlü günahı, haksızlık edip ölçüyü aşmayı, ilâh kabul edilebileceklerine dair haklarında Allah’ın hiçbir delil indirmediği birtakım nesneleri O’na ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.” (Araf suresi, 133)
“Ey iman edenler! Aranızda gizli konuşacak olursanız sakın günah işlemek, düşmanlık etmek ve Peygamber’e karşı çıkmak için fısıldaşmayın. Ancak iyilik ve takvâ üzere bir araya gelin ve konuşun. Bir gün huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gönülden saygı besleyerek O’na itaatsizlikten sakının!” (Mücadele suresi, 9)
“Yaptığın iyiliği çok görüp başa kakma.” (Müdessir suresi, 5)
“Maddi-manevî her türlü pislik ve kötülükten uzak dur.” (Müdessir suresi, 6)
“Peygamberin emrine aykırı davrananlar, başlarına bir felâket gelmesinden veya kendilerine korkunç bir azâbın isâbet etmesinden sakınsınlar.” (Nûr sûresi, 63)
“Allah, kendisine karşı gelmekten sakınmanızı emrediyor.” (Âl-i İmrân sûresi, 30)
“Şüphe yok ki Rabbinin yakalayıp helâk etmesi çok korkunçtur.” (Bürûc sûresi, 12)
“Rabbin, zâlim olan toplulukları cezalandırdığı zaman, O’nun azâbı şüphesiz pek korkunçtur.” (Hûd sûresi, 102)
Yukarıdaki dört âyet, mü’minleri Allah’ın ve Resûlü’nün emirlerine uymaya davet etmekte, onların buyruklarına karşı gelmekten sakındırmakta, Allah ve peygamber sözü dinlemeyen toplulukların başına pek korkunç belâlar geldiğini hatırlatmaktadır.
İlâhî kitabımızın birçok âyetinde tekrar tekrar hatırlatıldığı üzere, bir zamanlar yeryüzünde pek saltanatlı şekilde yaşayan bazı milletler, Allah’ın buyruklarını, kendilerine gönderilen peygamberlerin uyarılarını dinlemedikleri, bunları önemsemedikleri için değişik şekillerde yok edilmek suretiyle cezalandırılmışlardır. Onlar Allah’ın ve peygamberlerinin sözüne kulak vermemek suretiyle kendi sonlarını hazırlamışlardır.
Ne yazık ki bazı kimseler, Nûh, Âd, Semûd, Lût kavimleri gibi günahkâr milletlerin haritadan silinmiş olmalarını, onların yaptıkları günahlara bağlamayıp bu felâketleri bir tabiat olayı diye görmek ve yorumlamak istemişlerdir. Gerçeği görmek, şüphesiz bir akıl, iz’an ve basîret meselesi olmakla birlikte, gönlünde Allah korkusu taşımakla da ilgilidir. Sinesinde gönül taşıyan akıllı insanlar, tarihte bazı milletlerin başına gelen felâketleri onların yaptıkları zulüm ve haksızlıklara bağlamaktan başka çıkar yol bulamazlar.
Zulüm ve haksızlığın en büyüğü Allah’ı tanımamaktır. Diğer bir söyleyişle, Allah’ın bir eşi ve benzeri bulunduğunu iddia etmek, yeryüzünde başka tanrılar da olduğunu ileri sürmek en büyük haksızlıktır. Kur'ân-ı Kerîm’in ifadesiyle söyleyecek olursak “Allah’a şirk koşmak, şüphesiz büyük bir zulümdür.” (Lokman sûresi, 13)
Netice itibariyle Allah’ı inkâr eden, peygamber sözü dinlememek suretiyle Allah’a meydan okuyan insanlar ve milletler, hem bu dünyada hem de âhirette başlarına gelecek felâketlerden sakınmalıdır. Şüphesiz sadece kâfirler değil, Müslüman olduklarını söylemekle beraber Allah’ın emirlerine aykırı hareket edenler de başlarına gelecek büyük sıkıntılardan, belâlardan uzak durmalıdır.
Bunun yanı sıra Müslümanlar, içinde yaşadıkları zillet, hakaret ve perişanlığın sebepleri üzerinde de iyi düşünmeli ve bundan dersler çıkarmaya çalışmalıdır. İşte yukarıdaki âyetlerde verilen öğütler bunlardır.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR