Almanya’da Bed-i Besmele Töreni Düzenlendi

Almanya’da bir Osmanlı geleneği Almanya Karlsruhe Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliği, eğitime başlayacak Türk çocuklar için Osmanlı’da “okuma yazmaya başlama töreni” olarak bilinen “Bed-i Besmele” programı düzenledi.

Osmanlı'da çocukların okula başlamalarını eğlenceli hale getirmek, çocuklara okuma isteği kazandırmak ve hayatları boyunca zihinlerinde kalacak güzel bir anı bırakmak amacıyla “Bed-i Besmele” töreni yapılıyordu.

ALMANYA’DA OSMANLI GELENEĞİ: BED-İ BESMELE

Halk arasında “amin alayı” olarak da bilinen bu güzel gelenek bugünlerde Almanya’da yaşatılıyor. Tarihimizden miras kalan Bed-i Besmele geleneğini, Karlsruhe Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliği, Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarımızın çocuklarının vatan ile olan bağlarının kopmaması ve daha güçlü köprülerin kurulması için yaşatmaya çalışıyor. Bu kapsamda 2018-2019 eğitim öğretim yılı, ataşeliğe bağlı 64 Diyanet Türk İslam Birliği Cemiyetinde, Din Hizmetleri Ataşeliği, Ditib Köln Merkezi ve Baden Eyalet Birliğinin organizesi ile Bed-i Besmele programı ile başladı. Öğrenim hayatına adım atan çocuklara hatırası zihinlerinde ömür boyu kalacak muhteşem bir okula başlama merasimi düzenlendi. Merasim günü okula başlayacak çocuklar hazırlandı ve heyecanla kendilerini okula götürecek “amin alayı”nı bekledi.

Almanya Karlsruhe Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Adem Dursun, eğitim hayatına başlayacak çocuklara camiyi sevdirmek, onları eğlendirmek ve çocukların birbirleri ile kaynaşmalarını sağlamak amacı ile Osmanlı geleneği olan Bed-i Besmele programı düzenlediklerini belirtti. Dursun ayrıca bundan sonraki eğitim dönemlerine Karlsruhe Din Hizmetleri Ataşeliği ve Eyalet Birliği iş birliğinde Bed-i Besmele programları yapılarak başlanması kararı aldıklarını söyledi.

BED-İ BESMELE NEDİR?

Osmanlılar döneminde okula yeni başlayan çocuklar için düzenlenen tören. Diyanet Haber

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.