Altınoluk Dergisinin Ağustos 2022 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 438. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Ağustos 2022 sayısı “Utanmadıktan Sonra Dilediğini Yap” kapağıyla yayınlandı.

“Utanmadıktan Sonra Dilediğini Yap” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 438. sayısı şu şekilde takdim edildi.

BÜTÜN PEYGAMBERLERDEN İNSANLIĞA ORTAK ÇAĞRI: “UTANMADIKTAN SONRA DİLEDİĞİNİ YAP”

Hayâsızlıkta sınır tanımayan insanlar için halk arasında “ar damarı çatlamış” ifadesi kullanılır. Damar çatladıysa kan durmaz, akar. Ar damarı çatlayan artık istese de utanamaz. Zaten düşünerek, bilinçli olarak utanılmaz. Utanç özün refleksidir, fıtratın aksidir. Bir yerde hayâ varsa orada fıtrat ışıyor demektir. Utanma hissini yitiren özünü inkâr etmiştir. Böylesi ahlâkını da yitirmiştir. Ahlâkını yitirenin ise insanlığı bitmiştir.

Hayâ ya da utanmak, ahlâkın olduğu kadar güzellik ve çirkinliğin de sınırıdır. Nerede bir güzellik varsa orada hayâ, nerede bir çirkinlik var ise orada hayâsızlık vardır. Ar damarı çatlamışlar hayâlıları istemezler, fıtratın ve dinin sınırlarının muhafazasından hoşlanmazlar. Her türlü fuhşiyat, menhiyat ve mefasidin yayılmasını ilericilik olarak görür, temiz kalma ve fıtratı koruma çabasını ise gericilik sayarlar. Onların gözünde hayâ ve edeb zamanı geçmiş, tarihin çöp sepetine atılmış kavramlardır.

Hayâsızlığın artması şeytan ve avenesinin siyasetidir. Hayâyı savunmak insanlığı savunmaktır. Hayâlı olmak, utanmak, yüzü kızarmak küçüklük değil, asalettir, çünkü her türden utangaçlık fıtrî bir tepkidir. Allah insanı mükerrem yaratmıştır, şeref genetik kodumuzdur. İnsanlık onuru denen şey bilincimizin ufkuna erişemediği bir yüceliktir. Vicdan bu yücelikle yaşar. Utandığımız ve hayâ ettiğimiz her şeyde bilincimiz ermese de vicdanımızın rolü vardır. Utanç, Yaratan’ın lâyık gördüğü yüceliğin yok sayılmasına duyulan tepkidir. 

Batılı zihin utanmaktan gocunuyor. Hayâyı; küçülten, kaybettiren ve karşısındakine haklılık sağlayan menfi bir haslet olarak küçümsüyor. Hâlbuki utanmak ortak insânî zemini göstererek herkes için kazanmayı seçmektir. İnsanlığın yüceliği, herkesi onları Yaratan’ın zaviyesinden görmektedir. Yaratılanı Yaratan’dan ötürü seven, yine Yaratan’dan ötürü yaratılandan hayâ eder. Sevmek nasıl bir ortak payda ise hayâ da ortak bir paydadır.

Bugün ar damarı çatlamış yüzsüzler hayâyı bir düşüklük olarak takdim etme çabasındalar. Hayâ insanlık ayarımızdır. Hepimizin başlangıç noktası ve asaletimizin şah duygusudur. Toplumdaki hayâ çizgisini korumak, ar damarını çatlatmamak önceliğimizdir. Hayâmızın sınırı fıtratımızın ve dinimizin sınırıdır. Kapak konumuz bu hassasiyeti ifade ediyor ve hayâmızın, hayâ sınırlarını muhafaza noktasında doğru kullanılmasına dikkat çekiyor. Hayâmızı korumak vazifemizdir ama yine hayâmız ne hakkı söylememize ne de hakkımızı aramamıza mâni değildir.

*

Yeni dönemde abonelerimize hediye edeceğimiz Kıssa Sohbetler isimli eserimizin dağıtımı başladı. Temsilcilerimizle yaptığımız senelik mutat buluşmamızda hem eserimizin tanıtımını yaptık hem de heyecan tazeledik. Çoğu başlangıcından bu yana bizimle yol yürüyen temsilcilerimizi bu sene zor bir dönemin beklediğini biliyoruz. Hepimizi etkileyen ağır ekonomik şartlarda ALTINOLUK için gece gündüz gayret etmeye devam eden dostlarımıza müteşekkiriz. Onlar da biz de biliyoruz ki zorlukla beraber kolaylık vardır, muhakkak zorlukla beraber kolaylık vardır. Herkes tazelenmiş bir heyecanla yapageldiğini yapmaya devam ederse, ihsan, inayet ve ikram muhakkak gelecektir. Bu hep böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Bilvesile yeni hicri senenizi ve aşure gününüzü tebrik eder, Alem-i İslam'a hayırlar getirmesini niyaz ederiz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Altınoluk dergisi temin etmek ve abonelik için tıklayınız...

İslam ve İhsan

“UTANMADIKTAN SONRA DİLEDİĞİNİ YAP” HADİSİ

“Utanmadıktan Sonra Dilediğini Yap” Hadisi

EDEP (UTANMA DUYGUSU) İLE İLGİLİ HADİSLER

Edep (Utanma Duygusu) ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.