Altınoluk Dergisinin Ağustos 2024 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 462. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Ağustos 2024 sayısı “Ayet Ayet Dirilmek İçin; Aç Gönlünü Kur’an’a” kapağıyla yayınlandı.

“Ayet Ayet Dirilmek İçin; Aç Gönlünü Kur’an’a” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 462. sayısının sunuşu şöyle takdim ediliyor.

KUR’ÂN GÖNLÜMÜZE SÜNNETLE İNER

Amentü esaslarından bir tanesi de kitaplara imandır. Biz Rabbimizin indirdiği bütün kitaplara, Rabbimizin indirdiği şekliyle iman ederiz. Kitaplara iman etmek, peygamberlerin varlığını zorunlu kılar, çünkü kitaplar, onlara gönderilmiştir. Kitaplara önce peygamberler inanmış, kitaplarla murâd edileni önce onlar yaşamıştır. Bu mânâda her peygamberin hayatı, varsa kitabının fiili tefsiridir. O tefsir insanlar arasında kabul görerek bir hayat tarzına dönüşürse indirilen kitap korunmuş olur. Kitaptan murâd zaten yaşanması, “ne güzel kul” kıvamında örnek insan tipine vesile olmasıdır.

Bugün korunmuş tek kitap Kur’ân-ı Kerim’dir. Bilfiil yaşanmakta ve kendisine iman edenleri diriltmeye devam etmektedir. Bunun en mühim vesilesi ise Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’in yaşayan sünnetidir. Kur’ân yaşayan bir kitaptır, çünkü ilk mü’mini Peygamber Efendimizin hayatını gergef gergef dokumuş, o hayat vesilesi ile başka sadırlara hidayet ve nur olmuştur. Kitap o en güzel insanın kalbine indiği için satırlarda kalmamış, âlemlere rahmet bir sadır inşa etmiştir. Kur’ân, baharı olduğu bu sadırdan diğer sadırlara yürümüş ve kıyamete kadar sürecek bir sürgünün filizi olmuştur.

Kur’ân hak, hakikat ve kurtuluştur. Onunla ülfetimiz ne kadar artarsa istifademiz o kadar artar, inkişafımız da o denli seri olur. Bu yüzden onunla her gün buluşacağımız ve mânevî rızkımızı talep edeceğiz bir münasebet kurmamız şarttır. Bu münasebeti kurarken Peygamberimiz Efendimizin onunla kurmuş olduğu istisnai münasebeti örnek almak zorundayız. Bu idrakin salt zihnî bir çabaya mütevakkıf olduğunu düşünmek, “Kur’ân bize yeter” diyenlerin düştüğü hataya düşmek olur. Peygamber Efendimiz ile kalbi bir irtibat kurmadan, sevmeden, sevilmeden ve sevgiye erdirecek amelleri artırmadan Kur’ân’dan istifademizi artıramayız.

Kur’ân’dan nasip yolculuğunda bu nasibin ilk indiği insanın hayat tarzı, ahlâkı ve hadislerinin belirleyiciliği hiç bitmeyecek. Allah’ı ve Kur’an’ı tanımak şerefi En Güzel İnsan’a inanmak ve O’na tabi olmak şartına bağlanmıştır. Kur’ân’la rüşde ermek, her ayetin tek tek gönlüne inmesini isteyenler O’nu bize getiren insana inanmak, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmak, O’nu her şeyden daha çok sevmek ve O’nun kaderinden hisse almak zorundadırlar, çünkü O’nun her hali, hareketi ve sözü Kur’an’ın hedeflediği ve insanlığın önüne ufuk olarak koyduğu bir hayatın tezahürüdür. Peygamberimizle başlayan ve O’nunla yürüdüğümüz her iş bizi Kur’ân’a taşır. Kur’ân gönlümüze sünnetle iner. Peygamberimizi yok sayarak başlayan her işin bizi götüreceği yerden ve âkıbetten Allah’a sığınırız.

Yeni dönemde abone olan okuyucularımıza işte bu duygu ve düşüncelerle, Kur’ân ile ülfetimizi artıracak, bizi o ilk hayatın bereketli iklimi ile buluşturacak bir kitap hediye ediyoruz. Prof. Dr. Ömer Çelik hocamızın kaleme aldığı “Nüzûl Sebeplerine Göre Kur’ân-ı Kerimden Hayatımıza Ölçüler” isimli hediyemiz, muhtaç olduğumuz insan tipinin koordinatlarını ortaya koyan güzel bir eserdir. Okuyun, okutun, hediye edin. Kur’ân hizmetine hız ve omuz verecek bu çaba hepimizin muhtaç olduğu bir dirilişin vesilesi olsun. Sizleri dergimizle baş başa bırakıyor, bir sonraki sayımızda tekrar buluşmayı temenni ediyoruz. Allah’a emanet olunuz.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, Sayı: 462

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.