Altınoluk Dergisinin Aralık 2021 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 430. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Aralık 2021 sayısı “Rahmet Toplulukta Azap Yalnızlıkta” başlığıyla yayınlandı.

“Rahmet Toplulukta Azap Yalnızlıkta” kapağıyla çıkan Altınoluk dergisinin 430. sayısı şu şekilde takdim edildi.

İNSAN KENDİNİ NEDEN YALNIZ HİSSEDER?

Hocası kendisine hayran bir şekilde nazar eden öğrencisine şu soruyu sordu: “Benim her şeyi bildiğimi mi düşünüyorsun?” Öğrencisi aklından geçenin ifşasının verdiği tatlı bir mahcubiyetle başını salladı. Hocası gülümseyerek öğrencisini şöyle tashih etti: “Ben her şeyi bilmiyorum, yalnız her şeyi birbirine bağlayan bir şeyi tuttum.”

Modern insan her şeyi birbirine bağlayan o kök anlamı kaybetti. O kök anlam Hira’da “Oku” emri ile başlayan vahiydi. 23 senede fasıl fasıl indirilen o hakikat varlıklar arasında bir hiyerarşi tesis etti. İnsan, hem kendisini hem de yekdiğeri ile ilişkisini onunla keşfetti, nereden gelip, nereye gittiğini öğrendi. O kök anlam köprüdeki kilit taşı gibiydi. O taş bir kere yerinden oynadı mı köprüyü ayakta tutmak mümkün olmazdı.

Yalnızlık Çekmek Manidar Değil mi?

Kök anlamı kaybeden modern insan; mekân, zaman ve diğerleri ile kurduğu köprülerin yıkılışının acısını çekiyor. Bu acı günümüzde yalnızlık sıkıntısı şeklinde tezahür ediyor. Zamanımızın iletişim bombardımanı altında böyle tuhaf bir yalnızlık çekmek ne kadar manidar değil mi? Bu kadar mesaj, geri bildirim ve uyarıcının arasında insan çırpındıkça daha çok battığı bir bataklıkta yaşıyor gibidir.

Psikoloji yalnızlığı, geri bildirim almamak, bu şekilde gerçeklik olgusunu yitirmek, zamanla kendi hislerine de yabancılaşmak olarak tarif ediyor. Her gün binlerce mesaja maruz kalan, bir sahne sanatçısı gibi sürekli izlenen ve bu durum kendisine geri bildirimlerle hiç durmadan hissettirilen insan neden mahrum ki onun yalnızlığa normal ve sıradan bir yalnızlık diyemiyoruz?

Mevcut ilişkiler ağı insanın kendisini tanıyacağı, anlamlandıracağı tecrübeler veremiyor, çünkü onu sahte, yapay ve geçici ilişkilerin içerisinde boğuyor. İlişki bolluğu yalnızlığı gidermiyor, tam tersi insanı kendisinden, gayesinden ve varoluş hiyerarşisinden kopartıyor. Modern insanın yalnızlığı sıradan bir yalnızlık değil, derin bir anlamsızlık hissidir. İnsan köprüdeki kilit taşı gibi, her şeyle irtibatını sağlayan kök anlamı kaybetmiştir. Anlam olmayınca yabancılaşma başlamış, yabancılaşma ise insanın yalnızlaşmasını getirmiştir. İnsanlar bugün hiç olmadığı kadar birbirlerini bilseler de maalesef kendilerini bilmemekteler.

Çare Nedir?

Çare nedir? Çare kök anlamı yeniden keşfetmektir. Kök anlam vahiydir. Vahiy her şeyi birbirine bağlayan bağdır. O bağ bulunursa yalnızlık korkulacak bir şey olmaktan çıkar. Yalnızlık, insanın kendisi ile barışmasını ve varoluş gayesini bulmasını sağlayabilecek kıymetli bir imkândır. Yeter ki insan doğru soruları sorsun... Yeter ki yalnızlığın neticesinin doğru muhitler bulmak ve iki dünyayı da imar ve ihyaya talip kaliteli birliktelikler kurmak olduğunu fark etsin... Bu sayımız işte bu bakış açısıyla yalnızlığı ele alıyor. Modern insanın içine düştüğü çürütücü yalnızlığın bir anlamsızlık hissi olduğunu düşünüyor ve vahyin bu anafordan erdirici yalnızlığa erdirecek yegâne vesile olduğuna inanıyoruz.

Bu sene dergimize abone olanlara hediye ettiğimiz hediye kitabımız, Müslümanın Gönül Dünyası isimli esere ilişkin güzel dönüşler alıyoruz. Vefakâr dostlarımız bu kıymetli eser vesilesi ile yeni gönüllere erişmemize vesile oluyorlar, Allah kendilerinden razı olsun. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Dergiyi temin etmek için tıklayınız.

İslam ve İhsan

YALNIZLIK KÖTÜ ARKADAŞTAN DAHA HAYIRLIDIR

Yalnızlık Kötü Arkadaştan Daha Hayırlıdır

YALNIZ KALMAK İSTEMİYORUM

Yalnız Kalmak İstemiyorum

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.