Altınoluk Dergisinin Kasım 2021 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 429. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Kasım 2021 sayısı “Esas Hayat Ahiret Hayatıdır” başlığıyla yayınlandı.

“Esas Hayat Ahiret Hayatıdır” kapağıyla çıkan Altınoluk dergisinin 429. sayısı şu şekilde takdim edildi.

BİZ DÜNYA İLE YETİNEMEYİZ

Hz. Ebubekir radıyallahu anh’ın hilafeti döneminde Tuleyha isimli birisi Peygamberlik iddiasında bulundu. Topladığı çapulcu güruhu ile isyana kalkışan Tuleyha’nın üzerine, Halife çoğu sahabeden müteşekkil bir ordu gönderdi. Tuleyha’nın para ile tutulmuş adamları, İslam ordusu ile karşı karşıya geldiklerinde bozguna uğrayıp kaçışmaya başladılar. Çılgına dönen Tuleyha kaçanları tutuyor, yakalarından sarsarak niye savaşmadıklarını sorguluyordu. Onlardan bir tanesinin verdiği şu cevap sahabeyi sahabe yapan özelliklerden birisi olarak tarihe mal olacaktır: “Bu savaştıklarımız var ya, bunlar bizim hayatı sevdiğimizden daha çok ölümü seviyorlar…”

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin rahle-i tedrisinde yetişen sahabenin en farik vasfı dünyaya karşı tutumlarıydı. Onlar esas hayatın ahiret hayatı olduğunun idraki içinde yaşadılar. Ölümü kerih bir şey olarak değil, tam tersi Allah’a, ebedî hayata ve dostlara kavuşturan hoş bir vesile olarak gördüler. Tabiînden Ebû Muslim Halvânî’nin ifadeleri ile “Onlar için Allah'a kavuşmak, yaşamaktan daha güzeldi. Az da olsa, çok da olsa düşmandan korkmazlardı. Dünyalık için endişe etmezler, Allah'ın vereceği rızka güvenirlerdi. Ölümden korkmayı, bulundukları hâlden korkmaktan daha sağlıklı görürlerdi.”

ALLAH’IM ESAS HAYAT AHİRET HAYATIDIR

Şüphesiz bu sahabe tavrı, dünyaya bakışını “Allah’ım esas hayat ahiret hayatıdır” duası ile ifade eden Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’den tevarüstü. O En Güzel İnsan’ın dünyayı boşlamayan ahiret merkezli hayat tarzını ise vahiy şekillendirmişti. Vahyin dünyayı değerlendirişindeki temel nokta ahirete imandır. Dünyanın kıymeti, ahiret olmadan anlaşılmaz. Bu kıymetin ölçüsünü ise ölüm belirler. Sonunda ölüm olan bir hayat değersizdir. Dünya hayatı, ne kadar şaşaalı, göz alıcı ve debdebeli olursa olsun mahdut bir hayattır. Böyle değersiz, metaı az ve süresi kısıtlı bir hayat ile tatmin olanlar Allah’a kavuşacaklarını ummazlar.

Allah’a kavuşacaklarını ummayanlar dünya ile yetinirler. Dünya ile yetinen birisi elde ettiğinin zeval bulmasını istemez, dahası ölümden ikrah eder. Esas hayat olan ahireti hedefleyen kimse ise bu dünya ile yetinmez. Onun için ölüm bir son değil, esas hayata terfidir. Bu hâl onun en büyük kuvvetidir. Allah’ı ve ahireti isteyen, bu yüzden ölümden çekinmeyen müminin bu kuvvetini dünya da dünyacı da görür ve fark eder. Dünya böylesinin peşinden koşar; dünyacının böylesi ile ezberi şaşar, sonrası ya o kuvvete ram olmak ya da inkâra sapıp kahrolmaktır. İşte bu sayımız Allah’a kavuşma heyecanı ve ahirete imanın müminin en büyük kuvveti olduğunu hatırlatma amacı ile hazırlandı. İstifadeye medar olsun diye dua ediyoruz.

 Bu sene dergimize abone olanlara hediye ettiğimiz, Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi’nin kaleme aldığı Müslümanın Gönül Dünyası isimli eser Allah’a kavuşma heyecanı taşıyan ve ahirete iman ile şenlenmiş bir gönlün koordinatlarını veren müstesna bir eser oldu. Hem gönüllerimizi ihya hem de başka gönüllere erişme noktasında bu güzel fırsattan istifade edeceğinizi ümit ediyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Dergiyi temin etmek için tıklayınız.

İslam ve İhsan

AHİRET HAYATI VAR MIDIR?

Ahiret Hayatı Var mıdır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.