Altınoluk Dergisinin Mart 2024 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 457. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Mart 2024 sayısı “Ramazan’ı Ümmetle Yaşamak” kapağıyla yayınlandı.

Ramazan’ı Ümmetle Yaşamak” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 457. sayısının sunuş yazısı şöyle takdim edildi.

RAMAZAN’I ÜMMETLE YAŞAMAK

Rasûlullah Efendimiz mescitte sahabeleri ile birlikteyken Mudar Kabilesi’nden bir topluluk çıkageldi. Fakirlikten üzerlerinde doğru dürüst giyecekleri olmayan bu garibanların halini gören Allah Rasûlü çok üzüldü, öyle ki yüzünün rengi değişti. Hemen evine girdi. Sonra çıkıp Bilâl’e ezan okumasını emretti. İnsanlar toplanınca iki rekât namaz kıldırdı, akabinde şu ayetleri okudu:

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan zevcesini var eden ve ikisinden pek çok kadın ve erkek meydana getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının! Şüphesiz ki Allah, hepinizi görüp gözetmektedir.” (Nisâ, 1)

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın!” (Haşr, 18)

Daha sonra: “Herkes, altınından, gümüşünden, elbisesinden, bir ölçek bile olsa buğdayından, hurmasından sadaka versin. Hatta yarım hurma bile olsa sadaka versin!” buyurdu.  Rasûlullah Efendimizin üzüntülü hali herkese o kadar tesir etti ki insanlar sadaka vermek için sıraya girdiler, nihayet yiyecek ve giyecekten iki yığın oluştu. Bunu gören Fahr-i Âlem Efendimizin yüzünde güller açtı, mübarek siması altın gibi parlamaya başladı. (Müslim, Zekât, 69)

Rasûlullah’ın ümmetinden olmak şu dünyada ulaşılabilecek en büyük nimettir. Bu nimetin şükrü kendi cinsinden olmak zorundadır. Ümmetten olmak; mazlumların, kalbi kırıkların ve mahrumların her zaman ve zeminde hamisi olmak demektir. Bunu başarabilen ümmet olma liyakatini hak eder. Bunu başaramayanın Rasûlullah Efendimize karşı beyan edecek bir mazereti kalmayacaktır. O yüzden ne yapıp edip önce ümmet şuurunun keyfiyetini idrak etmeli, akabinde bu şuurun gerektirdiği duruş ve davranışa niyet etmeliyiz.

Ümmet şuuru bizim bu dünyada muhtaç olduğumuz en hayati duygudur. Yüreğimiz ümmetin sevinciyle genişleyip, üzüntüsü ile daralmaya başladığı andan itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. O kalp Allah’ın yeryüzündeki şahidi bir kalbe dönüşecek, o kalbin sevinci âlemi sevince gark edecek, o kalbi üzenler iflah bulmayacak. O kalp dünyanın neresinde olursa olsun her mazlumun acısını dindirecek bir gayret ve merhametle yaşayacak ve yaşatacak.

Bize ümmet diye atan kalpler lazım. O kalp, “ümmetin olduğumuz devlet yeter” diye umut ettiğimiz Canımız Efendimizin “ümmeti, ümmeti…” diye atan kalbinden bir şubedir. O kalp görmediği, bilmediği ve fakat muhabbeti ile dolu olduğu kardeşlerinin özlemiyle çarpan merhamet ve muhabbet odaklı bir kalptir. Kalbimize o kalpten bir hisse düşsün; kalbimiz büyüsün, büyüsün, görmediğimiz, bilmediğimiz ve fakat inanç bağı ile bağlı olduğumuz kardeşlerimizi içine alacak bir genişliğe erişsin.

Ramazan’a erdik, şükürler olsun. Bu mübarek zamanı gelin, ümmet ile yaşayalım. Önce ümmet olmanın manasını düşünüp, yüreğimizi küre kadar genişletecek bir sefere niyet edelim. Ümmetin acısını acımız, sevincini sevincimiz bilelim. “Ensar nereye giderse ben de onlarla giderim” diyen Sevgili Peygamberimiz gibi ümmetin kaderi kaderimiz olsun. Ramazan’da ümmet olma yolunda mesafe kat edelim, acıları dindirip, kalbi kırıkları teselli edelim. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.