Altınoluk Dergisinin Mayıs 2022 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 435. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Mayıs 2022 sayısı “Ramazandan Kalanları Nasıl Koruruz?; Hâlde ve Amelde Devamlıklık” başlığıyla yayınlandı.

“Ramazan’dan Kalanları Nasıl Koruruz?; Hâlde ve Amelde Devamlıklık” kapağıyla çıkan Altınoluk dergisinin 435. sayısı şu şekilde takdim edildi.

RAMAZAN’DAN KALANLARI NASIL KORURUZ?

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in Kur’an tilavetini dinleyen cinlerin dönüp kendi kavimlerine bu hadiseyi anlatmaları Cin sûresinde ele alınır. Duydukları Kur’an’a hayran kalan cinler onu her hususta doğru yolu gösteren; itikatta, amelde, ahlâkta doğru olanı öğreten bir kitap olarak tarif ederler. Sonra kendilerinin de mümin ve kâfirleri olduğunu beyan sadedinde şu ifadeyi kullanırlar: “İçimizde Allah’a teslimiyet yolunu seçenler de var, doğru yolu terk eden zâlimler de… Kim teslimiyet yolunu seçip Allah’ın emirlerine boyun eğerse, işte onlar doğru yolu arayıp bulmuş olanlardır.” (Cin, 14)

Olgunluk ve Doğruluk Yolu

Doğru yolu arayıp bulmak, Allah’a teslim olanın yapması gereken en mühim iştir. Elmalılı Hamdi Yazır Merhum’un ifadesi ile “rüşd ü savab-olgunluk ve doğruluk” yolu, akleden kalbin arayıp bulduğu (taharri) yoldur. Bu çerçevede bir şeyi arayıp bulmak mânâsındaki taharri kelimesinin Rasûlullah Efendimiz’in vahiy öncesi arayışının merkezi olan Hira ile akrabalığı ne kadar ilginçtir. Taharrisi olmayanın Hira’sı olmaz. Doğruyu, iyiyi ve güzeli taharri gayretinde olana Allah bir Hira verir. Bu kimisi için uzlettir, kimisi için sâlih ve sadıklarla maiyettir, kimisi için de Allah yolunda gayrettir.

Ramazan ayını geride bıraktık. Bu mübarek ay Rabbimize lâyık kul, O’nun Habîb-i Edîbine layık ümmet olma yolculuğumuzda kalplerimiz için bir Hira sekîneti ve sükûneti oldu. Ramazan’ı samimi bir niyet ve gayretle ifa edenler vüsatlerine göre nice fütuhatlar elde ettiler. Hem bedenî hem mâlî hem de tefekkürî ibadetlerle Allah Rasûlü’nün yüce ve övülmüş ahlâkından nasipleri kadar hisse aldılar. Rahmetin yağmur gibi yağdığı o selamet ikliminde teslimiyetle selim kalbin ufkuna yaklaştılar.

Şimdi Ramazan ile elde edilen güzelliklerin elden ve gönülden yitmemesi için bir seferberliğe ihtiyaç var. Ramazan müflisi olmamamız gerekiyor. Rüşd ü savab yolunda aldığımız mesafeyi muhafaza etmek için daha güzeli ve iyisine doğru hamle yapmamız şarttır. Böyle bir süreklilik ve devamlılık iç disiplini sağlamak ve özellikle de nefis ve şeytana karşı uyanık olmakla mümkündür. Bu sayımızda işte böyle bir hassasiyetle Ramazan’da elde ettiğimiz güzellikleri nasıl muhafaza edeceğimizi konu ediniyoruz. İstifadeye medar olması duamızdır.

Rüşd Yolculuğunda Yeni Bir Menzil

Gelecek ayki sayımız, Altınoluk için rüşd yolculuğunda yeni bir menzil olacak. Ebadımızı genişletiyor, sayfa sayımızı artırıyor, kapak ve tasarımda rahat bir tarza geçiyoruz. Okumayı kolaylaştıran bir kâğıdı tercih ediyor ve fontlarımızı büyütüyoruz. Font büyüklüğü birçok okuyucumuzun uzun zamandır dile getirdiği bir talebiydi zaten. Yine, ilavemiz olarak verdiğimiz Şebnem’i iç sayfalarımıza alıyoruz. 200 sayıyı aşkın yolculuğu ile nezahet ve iffetin bayraktarı olmuş bu güzel mecra bundan böyle 16 sayfalık kendisine has muhtevası ile dergimizin mutena bir köşesi olacak. Haziran’da başlayacak yeni abone dönemimizde 80 sayfalık yeni Altınoluk, Altınçocuk ilavemiz ve kütüphanenize yakışır hediye kitabımızla sizinle yine beraber olmak isteriz. Heyecan verici bu yeni dönemin hayırlara vesile olmasını niyaz ediyor, gelecek sayımızda buluşmak temennisiyle hepinizi Rabbimize emanet ediyoruz.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, Sayı: 435

Dergiyi temin etmek için tıklayınız...

İslam ve İhsan

RAMAZAN’DAN SONRA NASIL DAVRANMALIYIZ?

Ramazan’dan Sonra Nasıl Davranmalıyız?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.