Altınoluk Dergisinin Şubat 2022 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 432. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Şubat 2022 sayısı “Korkularımızı Terbiye Etmek” başlığıyla yayınlandı.

“Korkularımızı Terbiye Etmek” kapağıyla çıkan Altınoluk dergisinin 432. sayısı şu şekilde takdim edildi.

ONU TANIYAMAMAKTAN KORKALIM

Kur’an’ımızda güvenli, huzurlu ve her yerden bol rızık alan bir şehir anlatılır. Ahalisi Allah’ın nimetlerine karşı nankörlük edince şehir, açlık ve korku felaketi ile karşı karşıya kalır. Nahl suresi 112. ayette geçen bu örnekte söz konusu felaketin o şehre bir elbise gibi giydirildiği ifade edilir. Korkunun şehre elbise gibi giydirilmesi ne kadar çarpıcı bir benzetmedir! Korku elbisesi şehrin asli kimliğini görmeye mani bir perde gibi gerilmiş, korku dağları sarmış ve hayatın mihveri haline gelmiştir.

Korku İmtihan Vesilesidir

Korku bir imtihan vesilesidir. Allah insanları korkutarak da dener. İslam korkuyu reddetmez, hayra tahvilini ister. Korku fıtri bir duygudur; önemli olan korkmamak değil, esas korkulması gerekeni bulamamaktır. Korkunun doğru adrese tevcihi insanı huzura erdirir. Esas korkulması gereken Allah’tır. Korku, O’nu tanıyamamak ve istediğini yapamamaktır. Korkunun adresini doğru tespit etmiş bir insan hem gereksiz korkulardan kurtulur hem de korkusunu zamanla haşyet ve heybete dönüştürür. Haşyet ve heybete dönüşmüş korku sevginin kemali ve insanın yüce makamlara liyakatinin vesilesidir.

Kitabımızda daha çok havf kelimesi ile ifade edilen korkunun karşıtı emniyettir. Allah Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz cahiliye insanı tarafından El-Emin olarak bilinirdi. İslam’ın daveti, korkunun zıttı bir sıfatın tarif ettiği bir şahsiyet üzerine bina edilmişti. İslam, bütün korkuları bitiren tek bir korku için geldi. O korku ilahi azamete lâyık bir kul olamamaktır. Bu korkuyu önceleyebilmek bizi Peygamber Efendimizin ümmeti olarak emniyetin ve selametin merkezi kılacaktır.

Korku Çağı

Yaşadığımız çağı bir korku çağı diye nitelemek yanlış olmaz. Sadi “insan birkaç damla kan, binbir endişeden ibarettir” demişti. Bu çağda korku bütün ilişkilerin merkezine oturtularak istismar ediliyor. Gereksiz ve yersiz korkular insanın güvenliği, rızık çabası ve sosyalliğinin tek belirleyicisi haline getirildi. Her şeyin korku kaynağına dönüşmesinin altında esas korkulması gerekenin terk edilmesi yatıyor. Allah kendisinden korkmayanı her şeyden korkmak gibi bir düşüklükle cezalandırıyor.

Allah Rasûlü (s.a.s.) Efendimiz zaman zaman sevinçlere ket vuracak uyarılar yaparlardı. Ölüm, kıyamet, mahşer ve sorgu sahneleri ile yaptığı bu uyarılar muhataplarına ağır geldiğinde ise “Hasbünallah ve ni’mel-vekil, deyiniz” buyururlardı. Bu sayımızda korkularımızı terbiye etmek konusunu ele alıyoruz. Rasûlullah (s.a.s.) Efendimizin öğrettiği “Allah bize yeter ve o ne güzel bir vekildir” sözü bu terbiyenin nirengi noktasıdır. Bu, aslında Rabbimiz hakkında hüsn-ü zan sahibi olmaktır. Korku, O’nu hakkıyla bilememek, tanıyamamak ve O’na lâyık kul olamamak korkusu olmalıdır.

Üç Aylar’ın rahmet iklimine girdik, mübarek olsun. Recep ayı ve bu ayda idrak edeceğimiz Regaip ve Miraç kandilleri Ramazan’a hazırlanma vesileleridir. Rabbimiz bereketlendirsin ve bizi o kutlu ganimet ayına erişenlerden eylesin. Üç Aylar’ınızı ve kandillerinizi tebrik ediyor, bu güzel zamanların milletimiz, İslam âlemi ve insanlık hakkında hayırlar getirmesini niyaz ediyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz efendim.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, Sayı: 432

İslam ve İhsan

MÜMİN İKİ KORKU ARASINDADIR

Mümin İki Korku Arasındadır

KORKU ANINDA OKUNACAK DUA

Korku Anında Okunacak Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.