Altınoluk Dergisinin Temmuz 2022 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 437. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Temmuz 2022 sayısı “Rasûlullah Efendimiz’in İzinde Kur’an Mücahitleri Olun” başlığıyla yayınlandı.

Rasûlullah Efendimiz’in İzinde Kur’an Mücahitleri Olun” başlığıyla Altınoluk dergisinin 437. sayısı şu şekilde takdim edildi.

HAKİKİ MÜCAHİT NEFSİYLE CİHAT EDENDİR

Hâce Musa Topbaş Üstâdımızın muhatabına hem mesuliyet yükleyen hem de sürura sevk eden iltifatlarından birisi de “mücâhit” ifadesiydi. Şahısla ifadenin yan yana gelmesinden anlardınız ki mücâhitlik dünyada erişilebilecek en güzel ve özel makamlardan birisidir. Yine bu ifadeden hissederdiniz ki iltifata layık olabilmenin ve dolayısıyla o makamda kalabilmenin yolu nefsi dizginlemekten ve hizmette gayretten geçer.

Mücâhitlik Kur’ânımızda “malları ve canlarıyla Allah yolunda cihât edenler” şeklinde anlatılan özel bir makamdır. Sadece Allah ve Peygamber düşmanları ile mücadeleyi değil, “Hakiki mücâhit nefsiyle cihât edendir” hadisi fehvasınca içte nefis, dışta şeytan ve dostları ile mücadeleyi de muhtevidir. Mücâhit, Hak yolunda cihât ettiği müddetçe Allah’ın yollarına hidayet edilme vaadi almıştır. O yüzden mücâhitin yardımcısı Allah, sığınağı Allah, sevinci Allah, umudu Allah’tır. O pâyeye erişen birisini bu dünyada cihâttan başka hiçbir uğraş tatmin edemez.

Çağımız, cihât ve mücâhit kelimelerine itibar suikastı yapmış talihsiz bir çağdır. Âlemlerin yüzü suyu hürmetine durduğu kavramların içinin boşaltılması insan ve fıtrat düşmanlarının tertibidir. Bize ebedî hayatı kazandıracak kavramları kendi aramızda bile kullanamaz hale gelmek şeytan ve avenesinin oyuncağı durumuna düşmektir. Kelime ve mefhumlarımızı diriltici hayat projeleri olarak yeniden dolaşıma sokmak zorundayız. Aksi takdirde başkalarının ithal ve çapsız kavramlarına mahkûm oluruz ki bu da iki dünya bedbahtlığı demektir.

Cihât bir Kur’ân kavramıdır. Mücâhit, her iman edenin erişmek istediği bir hizmet, gayret ve muhabbet seviyesinde yaşayan bahtiyardır. O, İslam ile aramızdaki engelleri kaldırılması için gayret eder, bunu önce kendi nefsinde sonra yakın çevresinden başlayarak herkeste gerçekleştirmenin rüyasını görür. Kınayanın kınamasına aldırmaz, çünkü yüreğinde bir mahşer kaynar; bütün mazlum, mağdur ve gureba o yürektedir.

KUR’AN MÜCAHİTLERİ OLUN

Elinizdeki sayımızda “Rasûlullah Efendimiz’in İzinde Kur’ân Mücâhitleri Olun” çağrısı yapıyoruz. Kur’ân mücâhitleri diyoruz, çünkü cihât en sade ve net tarifiyle Kur’ân’a yönelik hizmete omuz vermektir. Onu okumak, okutmak, anlamak, anlatmak, okuyan ve anlatanlara destek vermek cihâtın en makbulüdür. Baş Mücâhit Sevgili Peygamberimiz de hayatı boyunca bunu yapmış, O’nun izinden gitmekle şereflenen Hak dostları da bununla yücelip dostluğa ermişlerdir. Dostluk kimin nasibidir bilinmez. Ama ne yapıp edip Müslüman olarak ölmek ve kurtuluşa ermek zorundaysak Kur’ân mücâhitleri olmak hepimizin ana gayesi olmalıdır.

Yeni dönemde yaptığımız değişiklikler büyük oranda beğeni gördü. Özellikle puntoların büyümesi hakkında okuyucularımızdan güzel geri dönüşler aldık. Ekonomik şartların getirdiği fiyat tespiti ve kâğıt tercihimizin anlayışla karşılandığını da görmüş olduk. Bize tespit, takdir ve tenkitlerini ileterek yanımızda olduklarını gösteren dostlarımıza teşekkür ediyoruz. Yeni dönemde abone olan okuyucularımıza hediye edeceğimiz “Kıssa Sohbetler” isimli eserimiz baskıya girdi. Kısa zamanda sizlerle buluşacağını ümit ediyoruz.

Kurbiyet sırrına erme temennisiyle Kurban Bayramı’nızı tebrik ederiz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Kaynak: Altınoluk Dergisi, Sayı: 437

İslam ve İhsan

KUR’AN-I KERİM’İ HUŞUYLA OKUYUP YAŞAMANIN MÜKAFATI

Kur’an-ı Kerim’i Huşuyla Okuyup Yaşamanın Mükafatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.