Alzheimer Hastaları İbadetle Yükümlü Müdür?
Alzheimer hastaları ibadetle yükümlü müdür? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.
Alzheimer hastalığının farklı evreleri vardır. Hastalık ilerlediğinde, kişi artık çocuklarını bile tanımaz hale gelebilir. Mesela, bir evladı ona “Ben Ahmet, senin oğlunum” dediğinde, “Öyle mi?” diye tepki verebilir. Birkaç dakika sonra ise aynı soruyu yeniden sorabilir. Böyle bir durumda, hastalar kıldıkları namazı veya aldıkları abdesti hatırlamayabilir. Akıl nimetinin yavaş yavaş zayıfladığı bu süreçte, kişinin ibadet mükellefiyeti de ortadan kalkar. Çünkü ibadetle yükümlü olabilmenin temel şartı akıldır.
Dinimizde, aklı olmayan kimseler ibadetle mükellef sayılmaz. Çocukların belli bir yaşa gelip ergenlik çağına ulaşması da bu yüzden önemlidir. Çünkü o çağ, insanın aklını tam olarak kullanabildiği, doğruyu yanlışı ayırt edebildiği bir dönemdir. Aklı olmayan bir kimse namaz kılmak, oruç tutmak gibi ibadetlerden sorumlu değildir. Hatta iman etmekle bile yükümlü değildir. Zira Allah, akıl sahiplerine hitap eder ve aklı olmayan kimseler dinî sorumluluk taşımazlar. Ancak onlar, Allah’ın aciz kullarıdır ve onlara iyi davranmak hepimizin görevidir.
Eğer bir Alzheimer hastası hastalığın ileri evresine ulaşmamış, bazı şeyleri hatırlayabiliyor ancak zaman zaman unutuyorsa, bu kişiye ibadetlerinde yardımcı olmak gerekir. Hatırladığı sürece ibadetlerini yapmasına destek olunmalı, unuttuğunda ise zorlanmamalıdır. Ancak hastalık ileri seviyeye ulaşıp akıl melekeleri tamamen zayıflamışsa, bu kişiler ibadetle mükellef olmazlar.
Bununla birlikte, ibadetler insanı hayata bağlayan önemli bir etkendir. Özellikle yaşlı ve toplumla bağı azalmış bireyler, namaz, Kur’an, zikir ve tesbihatla hayata tutunurlar. Bu yüzden, onlara “Sen namaz kılma, Kur’an okuma, tesbih çekme” gibi telkinlerde bulunmamak gerekir. Tam tersine, gönüllü olarak yaptığı ibadetleri desteklemek ve ona huzur verecek ortamı sağlamak önemlidir. Ancak bu konuda ısrarcı da olunmamalıdır.
Özetle, ileri evredeki Alzheimer hastaları ibadetle mükellef değildir. Ancak geçmişten beri alışkanlık haline getirdikleri ibadetleri yapmaya devam edebilirler. Onlara nasıl davranılması gerektiği konusunda bilgi sahibi olmak da büyük önem taşır. Rabbim, hepimize hayırlı ve huzurlu bir ömür nasip eylesin.
YORUMLAR