Alzheimera Şifa Olan İlaç Bulundu

Bir grup bilim insanı tarafından yürütülen araştırmada, alzaymır hastalığının tedavisinde D vitamininin çok önemli işlev gördüğü saptandı.

Çalışmanın yürütücülerinden İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Oytun Erbaş, 2010 yılından bu yana fareler üzerinde "rafine şeker"in etkilerini araştırdıklarını söyledi.

Proje grubunda, Ege Üniversitesinden Prof. Dr. Dilek Taşkıran ve Prof. Dr. Altuğ Yavaşoğlu, Gaziosmanpaşa Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Dürdane Aksoy, Kilis Devlet Hastanesinden Dr. Mustafa Sağcan ve Turhal Devlet Hastanesinden Dr. Volkan Solmaz'ın da bulunduğunu belirten Erbaş, deneysel sıçanlarda yaklaşık iki ay rafine şeker kullandıklarını anlattı.

Deneyde, 8 hafta sonunda sıçanların gösterdiği davranışları inceledikleri bilgisini veren Erbaş, "Uzun dönem rafine şeker alan bu hayvanların karaciğerlerinde yağlanma olduğunu gözlemledik. Deneyimizde ayrıca bu sıçanlarda ciddi bir bellek bozulması meydana geldi yani alzaymıra benzer bir bunama ortaya çıktığını gözlemledik" dedi.

ALZAYMIRI D VİTAMİNİ TEDAVİSİ ÖNLEYEBİLİR Mİ?

Erbaş, "Metabolik Sendrom ve Obezitesi Olan Farelerde Oluşan Alzaymırı D Vitamini Tedavisi Önleyebilir mi?" konulu çalışmadaki asıl amaçlarının, yüksek miktarda rafine şekerin beyni etkileyerek bu organda birtakım değişiklikler yaptığını ve nöronlarda yıkıma yol açtığını ortaya koymak olduğunu vurguladı.

Bu doğrultuda deneyi sürdürdüklerini dile getiren Erbaş, "Yüksek miktarda rafine şeker verilen farelerde alzaymıra benzer bunama tespit ettik. Farelere D vitamini tedavisi verdiğimizde ise alzaymır bulgularının tedavi edilebileceğini bulduk. Vatandaşların mutlaka D vitamini düzeyine baktırması, değerleri düşükse de dışarıdan alması gerekiyor. Özellikle kış aylarında bu yapılmalı çünkü yaz aylarında D vitaminini güneşten aldığımız için böyle bir sorun çok görülmüyor" diye konuştu.

D vitamininin, alzaymırı önlemeye yardımcı olduğunu tespit ettiklerini aktaran Erbaş, deneysel bulgularının ayrıca klinik çalışmalarla desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.