Ankebût Suresi 9. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Ankebût Suresi 9. ayeti ne anlatıyor? Ankebût Suresi 9. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Ankebût Suresi 9. Ayetinin Arapçası:
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَنُدْخِلَنَّهُمْ فِي الصَّالِح۪ينَ
Ankebût Suresi 9. Ayetinin Meali (Anlamı):
İman edip sâlih ameller işleyenleri mutlaka sâlihler zümresi içine katıp cennete koyacağız.
Ankebût Suresi 9. Ayetinin Tefsiri:
Ana
babaya iyilik, Rabbimizin önde gelen emirlerinden biridir. Hatta İsrâ sûresinde
yalnız kendine kulluk edilmesini emirden hemen sonra ana babaya iyiliği
saymıştır. (İsrâ 17/23) Fakat onlara iyilik başka, doğru veya yanlış olduğuna
bakılmaksızın her emirlerine itaat etmek başkadır. Burada, evlâdına Allah’a
şirk koşmayı emreden ana babaya itaat edilmemesi istenmektedir. “Allah’a
isyan sayılan hiçbir hususta itaatten söz edilemez. İtaat ancak doğru olan hususlardadır”
(Müslim, İmâre 39) hadis-i şerifinden hareketle, sadece en büyük günah olan
şirk konusunda değil, Allah’ın rızâsına aykırı hiçbir emre itaat edilmez.
Rivayete göre
bu âyet-i kerîme Sa‘d ibn Ebî Vakkâs hakkında nâzil olmuştur. Sa‘d hâdiseyi şöyle
anlatıyor:
“Annem Ümmü
Sa‘d:
«-
Allah, ana-babaya itaati emretmiyor mu? Madem öyle sen girmiş olduğun
Muhammed’in dinini inkâr edip eski dinine dönmedikçe yemek yemeyeceğim, bir şey
içmeyeceğim, tâ ki öleyim de sana anasının kâtili desinler» dedi. Yemekten
içmekten kesildi. Sonunda ağzını zorla sopayla açıp ağzına bir şeyler akıtmaya
başladılar. Hz. Sa‘d bu duruma çok üzülmüştü. Gelip olanları Peygamberimiz
(s.a.s.)’e anlattı. Bunun üzerine bu ayet nâzil oldu. (Tirmizî, Tefsir 29/1;
Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 352)
Mekke’nin
ilk dönemlerinde İslâm’ı kabul eden diğer gençler de herhalde buna benzer
durumlarla karşı karşıya kalıyorlardı. Bu sebeple aynı husus Lokmân Suresi 15.
ayette de daha sert bir şekilde yer almaktadır.
Müslüman
gençlerin ve evlatların her zaman bu tür baskılarla karşılaşmaları mümkündür.
Çocuklarının dindarlığından rahatsız olan ve onlar üzerinde baskı kurmaya
çalışan aileler her dönemde var olagelmiştir. Rabbimiz bu hususta bize yol
göstertmekte ve bu imtihanı dengeli bir şekilde nasıl geçebileceğimizi
öğretmektedir.
Hâsılı
insan inanıp sâlih ameller işlemeye devam ettikçe salâhı artacak, Allah’ın
sâlih kullarının hâliyle hallenecek ve onlarla birlikte cennette girecektir.
Sâlih kullar, peygamberler ve Allah dostlarıdır. Allah’ın sevip râzı olduğu ve
hususi in’âmlarda bulunduğu kimselerdir. Onların arasına katılabilmek en büyük
bahtiyarlıktır. Peygamberler bile, ümmetlerine örnek olması açısından
“sâlihlerle beraber olabilmek için” Allah’a dua etmişlerdir. (bk. Yûsuf 12/101;
Neml 27/19) Bu hedefe erişebilmek için burada “iman ve sâlih amel” şartı
getirilmektedir. Şu âyet-i kerîmede ise aynı şartın değişik bir ifadesi olan
“Allah ve Rasûlü’ne itaat” şart koşulmaktadır:
“Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın
kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihlerle
beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır!” (Nisâ 4/69)
Şunu
belirtmek lazımdır ki, imanın kişiye fayda verebilmesi ve onu ateşten
koruyabilmesi için kalpte kökleşmesi ve sarsılmayacak bir şekilde kuvvetlenmesi
lâzımdır. Değilse:
Ankebût Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Ankebût Suresi 9. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...