Anne-Baba Rızası, Rabbimizin Rızasına Vesiledir

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bugünkü Cuma hutbesinin başlığı “Anne-Baba Rızası, Rabbimizin Rızasına Vesiledir” olarak belirlendi.

“Anne-Baba Rızası, Rabbimizin Rızasına Vesiledir” başlığıyla yayınlanan bugünkü Cuma hutbesinde Allah’ın müminlere; anne-babaya iyi davramasını emrettiğini, Peygamberimizin (s.a.v.) de Rabbin hoşnutluğu, anne-babanın hoşnutluğunda olduğunu söylediği belirtildi.

19.03.2021 tarihli Cuma hutbesi..

ANNE-BABA RIZASINI KAZANMANIN FAZİLETİ

Aziz Müminler!

İnsanın bu dünyaya gelmesine vesile olan anne-babası, onun büyüyüp yetişmesi ve ilk eğitimini alarak şahsiyet kazanması için yıllarca emek verir. Bu yüzden yüce dinimiz, insana anne-babasıyla iyi geçinmeyi, onların hatırını saymayı ve haklarını korumayı emreder. Zorluklar karşısında maddi ve manevi anlamda anne-babaya destek olmanın, bilhassa yaşlandıklarında muhabbet ve merhamet göstererek ihtiyaçlarını karşılamanın vefa borcu olduğunu anlatır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anne-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Merhamet göstererek tevazu kanadını indir ve de ki: ‘Rabbim! Onlar beni küçükken nasıl koruyup büyüttülerse, sen de öylece onlara merhamet göster.’” (İsrâ, 17/23-24.)

Kıymetli Müslümanlar!

Bizleri yoktan var eden Rabbimiz, mümin bir kul olarak sorumluluk üstlenecek yaşa gelene kadar bizi en yakınlarımıza emanet etmiştir. Anne-babamız, sabır ve fedakârlıkla, sevgi ve şefkatle, kimi zaman gözyaşı ve duayla, kimi zaman da göz nuru ve alın teriyle bizleri bu günlere taşımıştır. Bu yüzden, bir adam Peygamberimize gelerek, “Amellerin en üstünü hangisidir?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle cevap vermiştir: “Vaktinde kılınan namaz ve anne-babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihat etmek gelir.” (Buhârî, Tevhîd, 48.)

Değerli Kardeşlerim!

İyilik ve ihsanımızı, bir çift tatlı sözümüzü ve güler yüzümüzü, saygı ve hoşgörümüzü anne-babamızdan esirgemeyelim. Onların gönlünü yapma ve hayır dualarını alma gayretinde olalım. Bu duaları, dünyada nimetimiz, ahirette ise kurtuluş vesilemiz olarak görelim. Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in şu uyarısını asla unutmayalım: “Rabbin hoşnutluğu, anne-babanın hoşnutluğundadır. Rabbin öfkesi de anne-babanın öfkesindedir.” (Tirmizî, Birr, 3.)

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

İSLAM’DA ANNE-BABA HAKKI

İslam’da Anne-Baba Hakkı

ANNE-BABAYA BAKMAK KİME DÜŞER?

Anne-Babaya Bakmak Kime Düşer?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.