Anne-babanın Çocukları Arasında Ayrım Yapması Caiz mi?
Yard. Doç Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım, “Anne-babanın evlatları arasında ayrım yapması caiz midir?” sorusunu cevaplıyor.
Resûl-i Ekrem anne babanın çocukları arasında adaletle muamele etmelerini emir ve tavsiye etmiştir. Bu konuda çocukların kız erkek, büyük küçük, öz veya üvey olması arasında fark yoktur. Dolayısıyla ebeveyn, hediye ve miras gibi maddî konularda nasıl adaletli olmak zorunda ise sevgi, ilgi ve şefkat gibi manevî hususlarda da bütün çocuklarına karşı âdil olmalıdır.
Nu’mân bin Beşîr’in (r.a.) anlattığına göre, babası onu Resûlullah’a götürdü ve:
“– Ben, sahip olduğum bir köleyi bu oğluma verdim.” dedi. Resûlullah:
“– Buna verdiğini diğer çocuklarına da verdin mi?” diye sordu. Babam Beşir:
“– Hayır, vermedim.” dedi. Resûlullah:
“– O halde hibenden dön” buyurdu. Müslim’in bir rivayetine göre, Hz. Peygamber:
“– Bu hibeyi çocuklarının hepsine yaptın mı?” buyurdu. Beşir:
“– Hayır, yapmadım.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz:
“– Allah’tan korkunuz; çocuklarınız arasında adaletli davranınız” buyurdu.
Neticede babam da hibesinden döndü ve derhal o bağışını geri aldı. (Müslim, Hibât 13)
Hz. Enes anlatıyor:
Adamın biri Peygamber Efendimiz’in yanında iken oğlu geldi. Adam oğlunu öptü, kucağına oturttu. Derken biraz sonra adamın kızı geldi. Adam kızını (öpmeden) önüne oturttu. Bunun üzerine âlemlere rahmet Efendimiz:
“– İkisine eşit davransaydın ya!” buyurdu. (Heysemî, VIII, 156)
Câhiliye devrinde hor görülen, erkek çocuklar yanında ikinci plana itilen, hatta zaman zaman diri diri toprağa gömülen kız çocukları, İslâm’ın gelişiyle birlikte aile fertleri arasındaki konumuna ve eğitimlerine bilhassa önem verilerek toplumda âdil bir statü kazanmışlardır. Onlara ihtimam gösterilerek eğitimlerini teşvik eden bazı hadîs-i şerifler şöyledir:
“Kimin bir kız çocuğu olur da, onu toprağa gömmez, hor görmez ve erkek çocuğunu ona tercih etmezse, Allah onu cennete koyar.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 121)
Hz. Peygamber parmaklarını bitiştirerek;
“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyâmet günü o kimseyle ben şöyle yan yana bulunacağız.” buyurmuştur. (Müslim, Birr, 149)