Anne Duası
Hasta olan annesinin yanında kalıp arkadaşlarıyla ilim tahsiline gitmekten vazgeçen Hakim Tirmizi hazretlerinin anne duası alarak ilim yolcusu olma hikayesi, bize anne rızâsını almanın önemini anlatıyor.
Hakîm Tirmizî hazretleri gençliğinde ilim öğrenmek için, bulunduğu yer olan Tirmiz’den ayrılıp başka bir yere gitmek için iki arkadaşı ile anlaştılar.
Bu kararı annesine bildirince, annesi çok üzüldü. Oğluna dedi ki:
- Yavrum! Ben zayıf, bîçâre, yakını ve sen- den başka yardımcısı olmayan bir Üstelik hastayım. Benim bütün hizmetlerimi sen yapıyorsun. Beni yalnız, çaresiz kime bırakıp gidiyorsun?
Annesinin bu sözü ona çok tesir etti. Bir taraftan ilim öğrenme arzusu, diğer taraftan ana hakkı kendini zor durumda bıraktı. Sonunda ana hakkının önemini düşünerek, ilim tahsiline gitmekten vazgeçti. Durumu arkadaşlarına bildirerek, onlarla beraber gelemeyeceğini söyledi.
Arkadaşları şehirden ayrılıp ilim tahsiline gittiler. Arkadaşlarından ayrı düşüp ilim tahsilinden mahrum kalmasına çok üzülüyordu. Aradan epey zaman geçmesine rağmen, ilim öğrenme arzusunu içinden bir türlü atamadı. Yalnız kaldığı zamanlarda bir kenara çekilir, uzun uzun bu üzüntü sebebiyle ağlardı.
Bu halini gören annesi:
- Allahü Teâlâ inşaallah seni bu arzuna kavuşturur, diye dua ederdi.
Birgün mezarlıkta oturmuş ağlıyor, hem de kendi kendine:
- Benim hâlim ne olacak, arkadaşlarım ilim tahsil etmeye gitdiler, gerekli ilmi öğrenecekler. Ben ise burada câhil kaldım. Benim halim ne olacak? Bu halde iken aniden yanına nur yüzlü, tatlı sözlü bir ihtiyar çıkageldi.
- Yavrum! Sen derdini anlatırsan sana yardımcı olabilirim, niçin böyle ağlıyorsun?
Hakîm Tirmizî hazretleri, başından geçenleri uzun uzun o zâta anlatdı. Sonunda:
- İşte ağlamamın sebebi budur, O zât:
- Kısa zamanda, o iki arkadaşının ilminden daha fazla ilme sahib olman için, hergün gelip sana ders vermemi ister misin?
Hakîm Tirmizî hazretleri sevinç içinde:
- Tabiî isterim, cevabını verdi.
Bu hâdiseden sonra, bu nur yüzlü zât her gün gelip kendisine ders verdi. Ders verme işi üç yıl devam etti.
Üç yıl sonra bu zâtın Hazret-i Hızır olduğunu anladı. Bunun üzerine buyurdu ki:
- Bu büyük nimete annemin rızâsını almam ve onun duasına mazhar olmam bereketiyle kavuştum.
Bundan sonra da her Pazartesi gecesi Hazret-i Hızır gelir, manevî hallerinin noksanlıklarını tamamlardı.
Kaynak: Sadık Dânâ, Aile Saadeti, Erkam Yayınları