Anne Sütü Bebekleri Kovid-19'a Karşı da Koruyor

Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özlem Moraloğlu Tekin, Kovid-19'a karşı aşılanan anne adaylarının anne sütü üzerinden aktardığı antikorlarla bebeklerini de korumaya aldığını söyledi.

Ankara Şehir Hastanesi Kadın Doğum Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özlem Moraloğlu Tekin, Kovid-19'a karşı aşılanan anne adaylarının anne sütü üzerinden aktardığı antikorlarla bebeklerini de korumaya aldığını söyledi.

Tekin, 1-7 Ekim arasında kutlanan Emzirme Haftası dolayısıyla anne sütünün bebekleri her türlü hastalıktan koruyan çok değerli bir besin olduğunu, bu nedenle her yıl hafta dolayısıyla emzirmenin önemine ilişkin farkındalık çalışmaları gerçekleştirdiklerini anlattı.

Prof. Dr. Tekin, Dünya Sağlık Örgütü'nün bebeklerin ilk 6 ayında sadece anne sütü, 6 ay sonrasında ise ek gıdaya ilave olarak 2 yıla kadar anne sütüne devam edilmesini önerdiğine dikkati çekti.

Anne sütü sayesinde her yıl dünyada 5 yaş altı 820 binden fazla çocuğun yaşamının kurtarılabileceğine ilişkin çalışmaları anımsatan Tekin, bebeklerin doğumdan sonra ilk 1 saat içerisinde anne sütüyle buluşmasının ve 6 ay kesintisiz anne sütüne devam etmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

"Emzirme oranları 6 ay içerisinde yüzde 40'lara geriliyor"

Hastane bünyesinde bu konuda farkındalık etkinlikleri düzenlediklerini, anne adayları ve yakınlarına bilgi verdiklerini aktaran Tekin, 2012'ye ait istatistiki verilere göre, Türkiye ve dünyada doğumdan hemen sonra yüzde 70-80'lerde olan emzirme oranının 6 ay içerisinde yüzde 40'lara kadar gerilediğini kaydetti.

Prof. Dr. Tekin, hastanedeki Emzirme Danışmanlığı ve Relaktasyon Polikliniği ile de emzirmede sorun yaşayan annelere destek sağladıklarını vurguladı.

"Anne adayları aşıyla bebeklerine antikor iletebileceğinin bilincinde olmalı"

Kadın Doğum Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Özlem Moraloğlu Tekin, hamile ve emziren annelerin "Kovid-19 aşısı olursam bebeğimde yan etki olur mu" endişelerinin anımsatılması üzerine, şöyle konuştu:

"Anne sütü bebeğin ilk aşısı. Anne sütünde bebeği yaşamının ilk bir yılında bütün enfeksiyon hastalıklardan koruyacak antikorlar mevcut. Gebeliği esnasında Kovid-19 enfeksiyonu geçiren annelerin antikorlarının doğumdan sonra süte geçtiği ve bebeklerine anne sütü yoluyla iletildiği yapılan çalışmalarda gösterildi.

Ayrıca özellikle mRNA aşılarıyla ilgili dünyada geniş veriler var. Bunlarda görüyoruz ki gebeliği sırasında mRNA aşısı ile aşılanan anne adayları hem göbek kordonu hem de anne sütü üzerinden yüksek oranda bağışıklık sağlayıcı antikor üretip doğum sonrası bebeğe geçiriyor. Bu antikorlar hastalığı geçirenlere göre çok daha fazla. Dolayısıyla anne adayları gebeliği esnasında aşı olmuşsa vücudunda aşı sonucu oluşan antikor yanıtını doğumdan sonra bebeğine de anne sütü aracılığıyla iletebileceğinin bilincinde olmalı."

"Emzirme döneminde de aşı olabilirler"

Prof. Dr. Tekin, "Anneler eğer aşı olmamışlarsa emzirme döneminde de aşı olabilir. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, bununla ilgili raporları yayımladı. Anne adayları gebeliklerinin herhangi bir döneminde veya emzirme sürecinde aşı yaptırabilirler. Hiçbir sakıncası, bebeğe geçen bir yan etkisinin olmadığı bugün pek çok veriyle kanıtlanmış durumda." diye konuştu.

Ankara Şehir Hastanesinde doğum yapan Kovid-19'lu annelere uygun ortamlar oluşturulduğunu, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat ederek bebeklerini nasıl emzireceklerine ilişkin eğitimler verildiğini de dile getiren Tekin, aşılanmanın yanında bu bilgilerin de Sağlık Bakanlığının Kovid-19 dönemine ilişkin gebelik takip rehberinde yapılacak güncellemede yer alacağını bildirdi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.