Anne ve Babaya Hürmet Etmenin Fazileti

Anne ve babaya hizmet, hürmet etmenin fazileti ve önemi nedir? Anne ve babanın yanında iken nelere dikkat etmeliyiz?

Anne-babaya hürmet ise en başta gelen âdaptandır.

Kur’ân-ı Kerim, anne-babaya; «Üf!» denmesini dahî yasaklamıştır.

Takdîr-i ilâhî; evlât âciz iken, Allah onu anne-babasına emânet eder. Anne-baba büyük bir şefkat ve fedâkârlıkla evlâtlarını büyütürler. Sonra evlâtların dinç ve kuvvetli zamanlarında, anne-baba yaşlanır ve âdetâ çocuklaşır. Birtakım çocuksu söz ve davranışlar sergileyebilirler. Lâkin evlâtlara düşen vazife; kendi çocukluğunu ve bir gün yaşlanacağını unutmayarak, vefâ ve hürmet içinde, anne-babasına «قَوْلًا كَر۪يمًا / değerli sözler» söylemektir.

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- şöyle nakleder:

“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e bir kişi geldi. Yanında da yaşlı bir zât vardı. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-;

«–Ey filân! Yanındaki kimdir?» diye sordu.

O kişi;

«–Babamdır.» cevabını verdi.

Bunun üzerine Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu îkazda bulundu:

«–Onun önünde yürüme, ondan evvel oturma, onu ismiyle çağırma ve ona hakaret ettirme!»” (Heysemî, VIII, 137)

Anne-babayla beraber, bir mü’min, bütün büyüklerine hürmetkâr olur. Küçüklerine şefkatle muâmele eder.

BİZDEN DEĞİLDİR

İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ-’nın naklettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:

  • "Küçüğümüze merhamet etmeyen,
  • Büyüğümüze saygı göstermeyen ve
  • İyiliği emredip/teşvik edip kötülükten sakındırmayan/uzaklaştırmayan bizden değildir." (Tirmizî, Birr, 15)

Kişinin hürmet ve edep göstereceği en mühim şahsiyetlerden biri de, kendisine ilim ve irfan öğreten muallimi ve hocasıdır.

Mâzîmizde eğitim müesseseleri yanında, mânevî rehabilite merkezleri hükmündeki dergâhlarda da, gönüller edep ve hürmet öğrenirdi. Hanım, beyinin; bey, hanımının kendi üzerinde haklarının olduğunu öğrenir, bu hukuka riâyeti öğrenir ve yaşardı. Sabır ve merhameti kuşanırdı. Evlâtlar bu ailede yetişirdi.

Maalesef sağlam müslüman Türk ailesindeki bu eğitim zamanla ihmale uğradı.

Tanzîmat’tan bu yana; maalesef batıyı taklit eden bir eğitim anlayışı, ülkemizde öne çıkarıldı. Bu eğitimde; mâneviyat, rûhâniyet, güzel ahlâk ve âdâb-ı muâşeret gibi bizim ruh dünyamıza ait ihtiyaçlar ihmal edildi.

Bunun yerine; kendini gösterme meyli desteklendi, sadece zâhir, maddî ve dünyevî sahaya teksif olundu. O dahî taklitten öteye geçirilemedi.

Bugün ortaya çıkan manzarada;

  • Toplumda şiddet arttı.
  • Ailede şiddet arttı.
  • Anne-babaya, muallime dahî şiddet vâkıaları maalesef duyulur oldu.

Mâzîde halkımız; kendisini veya yakınını tedavi eden doktora hürmet eder, mütevâzı ve minnettar olurdu. Şimdi ise, teşekkür edilmesi gereken doktorların dahî şiddete mâruz kaldıkları hâdiseler maalesef yaşanmakta.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2022 Ay: Eylül, Sayı: 211

İslam ve İhsan

İSLAM’DA ANNE-BABA HAKKI

İslam’da Anne-Baba Hakkı

ANNE-BABAYA KARŞI GELMEK VE AKRABA İLE İLİŞKİYİ KESMEK İLE İLGİLİ HADİSLER

Anne-Babaya Karşı Gelmek ve Akraba ile İlişkiyi Kesmek ile İlgili Hadisler

ANA-BABAYA KARŞI GELMENİN VE AKRABA İLE İLGİYİ KESMENİN HARAM OLDUĞU İLE İLGİLİ AYETLER

Ana-Babaya Karşı Gelmenin Ve Akraba İle İlgiyi Kesmenin Haram Olduğu İle İlgili Ayetler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.