Antalya'da İmam Görev Yaptığı Tarihi Camiyi Turistlere 4 Dilde Anlatıyor

Antalya'da farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan ve fethin simgesi olan Şehzade Korkut Camisi'nde görev yapan imam Muhammed Deniz Tanrıverdi, ziyaretçilere tarihi camiyi Türkçe'nin yanı sıra Arapça, Rusça ve İngilizce anlatarak turizm elçisi gibi çalışıyor.

Tarihi Kaleiçi bölgesinde bulunan ve Roma'dan Bizans'a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya kadar farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan camide görev yapan 36 yaşındaki Muhammed Deniz Tanrıverdi, Türkçe'nin yanı sıra Rusça ve Arapçayı iyi seviyede, İngilizceyi de orta seviyede biliyor. Tanrıverdi, vakit namazlarından kalan zamanlarda camiyi gezen turistlere de rehberlik ediyor.

Gönüllü turizm elçisi gibi çalışan Tanrıverdi, yapının özelliklerini, hikayesini ve İslamiyet'i turistlere anlatıyor.

- "Camiye günde ortalama 3 bin turist geliyor"

Tanrıverdi, Anadolu Ajansı muhabirine, 14 yıllık imam olduğunu, 2 yıldır da Şehzade Korkut Camisi'nde görev yaptığını söyledi.

Rusça ve İngilizceye karşı küçük yaşlardan itibaren ilgisinin olduğunu anlatan Tanrıverdi, "İmamlıktan önce Rusça ve İngilizceyi öğrenmiştim. Arapçayı da mesleğim gereği öğrendim." dedi.

Camide rehber imam gibi görev yaptığını ifade eden Tanrıverdi, "Camiye günde ortalama 3 bin turist geliyor. Turistler bir imamın kendilerine rehberlik yaptığını görünce şaşırıyorlar. Hatta bazıları imam olduğuma inanmıyor." diye konuştu.

Turistlere hem cami hem de İslamiyet hakkında bilgi verdiğini anlatan Tanrıverdi, "Camiyi ziyaret eden 6 turistin Müslüman olmasına vesile oldum. Benim için görevimin en mutluluk veren tarafı da buydu. En son Müslüman olmasına vesile olduğum Alman turist ismini 'Musa' koyduk." ifadelerini kullandı.

Tanrıverdi, camiye gelenlere de kendi dillerinde hazırlanmış Kur'an-ı Kerim ve Diyanet yayınlarından hediye ettiklerini dile getirdi.

Antalya'yı fetheden Selçuklular tarafından camiye çevirmesiyle "fethin sembolü" olarak kabul edilen Şehzade Korkut Camisi, tarihi Kaleiçi'nin de simge yapılarından biri. 1896'da çıkan yangının ardından harabeye dönüşen, 3 yıl önce yapılan restorasyon ile yeniden ibadete açılan tarihi cami, turistlerin de uğrak noktaları arasında yer alıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.