Antijen ve Antikor Nedir?
Pandemi döneminde aşina olduğumuz “antijen” ve “antikor” nedir? Annesi çocukken kızamık geçiren 6 aylık bir bebek, kızamıklı biriyle temas ederse ne olur?
COVID 19 salgını münasebeti ile gündemi kenarından takip edenlerin bile aşina olduğu iki terim var. Birisi “antijen”, diğeri de buna karşı oluşmuş “antikor.”
Antijeni basit şekilde mikrop diye anlayabiliriz. Bazen tamamı bazen bir parçası antijen kelimesinin karşılığı olarak kullanılır. Vücuda yabancı/zararlı olarak tanımlanan antijenik özellik, hastalığın temel sebebi olduğu gibi, laboratuvar testlerinin, aşıların ve tedavinin de temelini oluşturur.
Annesi çocukken kızamık geçiren 6 aylık bir bebek, kızamıklı biriyle temas ederse ne olur?
Normalde en bulaşıcı hastalıklardan sayılan, “kapının önünden geçene bulaşan” kızamık, bu yavrumuza -biiznillah- hiçbir şey yapamaz. Niye?
Annesi çocukken kızamık geçirdiğinde, kızamık antijenine karşı oluşan antikor ömür boyu koruyor onu. Üstüne üstlük gebelik sırasında bebek, annenin bir organı gibi olduğu için aynı kandan o da istifade ediyor. Kızamığa karşı oluşmuş antikor (Anti kızamık Ig G) bebeğin vücudunda da dolaşıyor ve Ig G’nin ömrü olan 6-12 ay boyunca koruma sağlıyor.
1982’de doğmuş, 1 yaşında kızamık olmuş bir insan, antikor denen bir madde üretiyor. Yapısında kızamık mikrobunun tanınması ve ona karşı mücadelenin şifreleri kaydedilmiş. Günün birinde aynı mikrop vücuda girince tanıyor. Çeşidi çöldeki kumlar kadar çok olan mikroplar içinden “kızamık mikrobusun sen!” diyor, arkadaşlarını da uyandırıyor. Sadece bu mikroba özel silahları ile vücudu başarılı şekilde koruyorlar.
Adı üstünde “mikroskopta ancak gözükecek kadar küçük canlı: mikrop”
Sen gözünle göremiyorsun ama varlığından habersiz olduğun antikor üreten hücrelerin, meseleden haberdar. Hakkıyla taklidini bile yapmaktan aciz olduğumuz mucizeyi ilk defa/ örneksiz yaratana hamd ederiz.
Sene olmuş 2022, çocukluğunda hastalığı geçirmiş kardeşimizin bebeği bile koruma kapsamında, ama süre yaklaşık bir yıl. Asıl sahibi anneniz bile olsa antikor sonuçta emanet! Buradan sonrası için korunma süresi aşı ile uzatılabiliyor.
Taa 11. asırda Çinliler fark etmiş; çiçek hastalığı geçirenler tekrar hastalığa yakalanmıyor. Bu sebeple eski hastaları yenilerin hizmetine vermişler.
Sonra 1846 yılında Faroe Adalarında bir kızamık salgını olmuş, 8500 nüfusun 2000’i sizlere ömür ama kalanlar bir daha kızamık olmamış. Aşılar da buradan mantıkla üretilmiş zaten, yaratanın mucizesinin elden geldiği kadar taklidi.
Malum kurallara uygun kullanılmadığında mucize olsa yine de amacından şaşıyor.
Vücuda giren zararlıları tanıyıp savaşmak üzere üretilen antikorlar da bazen hedefi şaşırıyor. Vücut hücrelerinden şekli şemali mikroba benzeyenler de “dost ateşine” maruz kalabiliyor.
En bilinen örneği çocuklarda görülen “akut romatizmal ateş.” Hani meşhur Beta mikrobumuz (A grubu Beta hemolitik streptokok) var ya. Boğazda iltihap yapar. Bu mikroba karşıda bir antikor oluşur süratle. Talihsizlik şu ki; beta mikrobu kalp kasımızdaki hücrelere yapı/şekil olarak çok benziyor. Antikor kanda dolaşıp, organları kontrol edip beta mikroplarını tek tek öldürürken yanlışlıkla kalp duvarında, kalp kapakçıklarındaki bazı hücreleri öldürüyor. Sonuç: Romatizmal kalp hastalığı. Uzun yıllar boyunca üç haftada bir penisilin iğnesi olan grup. Bu arada bahsettiğimiz kafası karışık antikorlar eklem kıkırdakları ve böbrekleri de etkiliyor.
Sebep burada şekil benzerliği ama bazen bağışıklık hücrelerinin (antikor üreten) kendi kendine yoldan çıktığı da oluyor. Anne karnında verilen “self tolerans” (kendinden olanı ayıt etme) eğitimini yeterli düzeyde almayan hücreler durup dururken kendi dokularını hedef alabiliyorlar. Ahh eğitimsizlik… Sebebi hala bulunamamış bu şaşkınlığın, ama örnekleri her geçen gün artıyor.
Bir sebepten bir organa karşı gelişen oto antikorlar aynen beta mikrobuna karşı, kızamık mikrobuna karşı saldırdığı gibi o organı yıkmak üzere saldırıyor.
İlerleyen yaşlarda (özellikle otuz yaşından sonra) ve kadınlarda daha sık görülüyor bu durum. Yaratılıştan kadınlara yapılan pozitif ayrımcılığın belki tek istisnası bu otoimmün durumlardır. (Normalde sağlıkla ilgili tüm olumsuz durumlar erkeklerde daha sık görülmesine rağmen). Meşhur örnekleri Tiroid hastalıkları (guatr diye bilinir) Diabetes Mellitus (şeker hastalığı) gibi hastalıklardır.
Oto antikorlar kan tahlillerinde kolaylıkla gösteriliyor. Diyelim ki yapılan tahlillerde “anti tiroid antikor” düzeyi yüksek bulundu; yani milyonlarca ferdi olan ordunuzda bir miktar asker yoldan çıktı tiroid organınızı öldürmeye niyetlendi. Şimdilik sayıları 300-500: problem yok, takibe devam.
Üç ay sonra sayı binleri aştı: dikkatli olalım. Kontrolde sayı yine arttı; o zaman bir ultrasonla bakalım, tiroid bezinde hasar var mı? Hasar var/yok, şikâyet gelişmiş ya da şimdilik yok… Gerisi doktorumuzun işi, ilaçla tiroid bezimize ya da şeker hastalığında pankreasımıza destek olalım. Destekle olmaz, toptan çözüm: bu hücreleri yok edelim kurtulalım da denebilir ama maalesef tıp henüz buna çare bulamadı, aslında buldu da astarı yüzünü kurtarmıyor. Bu sebeple olur olmaz “şey”lerle bağışıklık sistemimizi kurcalamayalım. Katkı maddesi mantıklı “şey”lere dikkat edelim. Kavli ve fiili olarak dua edelim; “Allah şaşırtmasın, yoldan çıkarmasın T hücrelerimizi” diye…
Allah’a emanet olun…
Kaynak: Fırat Erdoğan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 433