A'râf Suresi 106. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A'râf Suresi 106. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 106. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
A'râf Suresi 106. Ayetinin Arapçası:
قَالَ اِنْ كُنْتَ جِئْتَ بِاٰيَةٍ فَأْتِ بِهَٓا اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
A'râf Suresi 106. Ayetinin Meali (Anlamı):
Firavun dedi ki: “Eğer bir mûcize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan, haydi onu göster bakalım!”
A'râf Suresi 106. Ayetinin Tefsiri:
Hz.
Mûsâ kardeşi Hârûn’la beraber Firavun’a giderek kendisinin Allah’ın bir
peygamberi olduğunu, O’nun hakkında doğru olandan başkasını söylemeye hakkı
olmadığını, elinde bunu kanıtlayacak sağlam deliller bulunduğunu belirtir.
Dolayısıyla İsrâiloğullarını serbest bırakıp kendisiyle beraber göndermesini
ister. Zira İsrâiloğulları Mısır’da Firavun’un zulüm ve baskısı altında köle
olarak çalışmakta; en adi ve ağır işleri yapmakta idiler. Firavun’nun, sözü
edilen delilleri talep etmesi üzerine önce elindeki asayı yere atar; asa
birdenbire son derece çevik hareket eden koskocaman bir ejderha kesilir. Bunun
peşinden elini cebine sokar çıkarır, esmer olan eli, görenleri hayrete
düşürecek şekilde, âdeta filorasan gibi bembeyaz oluverir.
Bunlar
Hz. Mûsâ’nın gerçekten peygamber olduğunu gösteren ve ancak ilâhî kudretin
tesiriyle olabilecek apaçık delillerdi. Fakat bakalım Firavun ve eşrafının buna
tepkisi nasıl oldu:
A'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A'râf Suresi 106. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...