A'râf Suresi 139. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

A'râf Suresi 139. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 139. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

A'râf Suresi 139. Ayetinin Arapçası:

اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ مُتَبَّرٌ مَا هُمْ ف۪يهِ وَبَاطِلٌ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

A'râf Suresi 139. Ayetinin Meali (Anlamı):

“İmrendiğiniz şu kimselerin din diye tutundukları şey yıkılmaya mahkûmdür ve ibâdet kasdıyla işleyegeldikleri bütün ameller de boştur, mânasızdır.”

A'râf Suresi 139. Ayetinin Tefsiri:

İsrâiloğulları’nın denizi geçtikten sonra rastladıkları bu kavmin kimler olduğu hususunda Kur’an açık bir beyânda bulunmaz. Fakat bunların, kendilerine ait bir kısım putlara tapan putperest bir toplum olduğunu belirtir. Tapanlar hangi toplum, tapılanlar da ne tür bir put olursa olsun, mutlak mânada hepsinin bâtıl ve hepsinin de yok olmaya mahkum olduğu gerçeğini hatırlatır. Bir kısım tarihî bilgiler, o kavmin taptıkları putların sığır ve boğa heykelleri şeklinde olduğunu, İsrâiloğullarında daha sonra baş gösterecek buzağıya tapma hastalığının da ilk olarak buradan kaynaklandığı yönündedir.

Uzun seneler Firavunların hâkimiyeti altında köle olarak yaşamış ve şahsiyetleri ezilmiş İsrâiloğulları, onların ellerinden kurtulsalar da, hayatlarına girmiş olan kötü tesirlerden kendilerini bir anda temizleyememişlerdi. Mısır’dan çıktıktan sonra bir put tapınağı görür görmez, önceki alışkanlıklarının tesiriyle ve tabii bir refleks halinde hemen benzeri bir şeye tapınma ihtiyacı hissetmişlerdi. Bu arzularını kendisine açtıklarında Mûsâ (a.s.)’ın tepkisi son derece sert oldu. Bunca büyük mûcizeleri ve delilleri gördükten sonra, kendilerini kurtarmaya çalışan ulü’l-azm bir peygamberin huzurunda putçuluğa özenmek câhillikten başka bir şey değildi. Aynı zamanda böyle bir talep, Hz. Mûsâ’nın başarmak istediği işi, başlamadan bitirmek anlamına geliyordu. Bu sebeple Hz. Mûsâ, o puta tapan kavmin mevcut hallerinin hiç de özenilecek bir durum olmadığını, yaşadıkları bu bâtıl dinin yıkılıp helak olacağını, yapmakta oldukları ibâdetlerin de faydasız, mânasız ve boş olduğunu söyleyerek kavmini ikna etmeye çalıştı. Kendilerine bunca nimetler ihsan eden; peygamber göndermek, kölelikten kurtarmak gibi bir kısım özel lutuflarla kendilerini başkalarına üstün tutan Allah’ı bırakıp başka bir ilâh aramanın boşuna bir çaba olduğunu hatırlattı.

Hz. Mûsâ’nın önceki ayetlerde yer alan ikazlarına ilâveten gelen âyet-i kerîmede de bizzat Cenâb-ı Hak İsrâiloğullarına hitap etmektedir.

A'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A'râf Suresi 139. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...