A'râf Suresi 168. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A'râf Suresi 168. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 168. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
A'râf Suresi 168. Ayetinin Arapçası:
وَقَطَّعْنَاهُمْ فِي الْاَرْضِ اُمَمًاۚ مِنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذٰلِكَۘ وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّـَٔاتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
A'râf Suresi 168. Ayetinin Meali (Anlamı):
Daha sonra onları parçalanmış topluluklar hâlinde yeryüzünün her tarafına dağıttık. İçlerinde iyi olanlar da vardır, iyi olmayanlar da. Belki gittikleri yanlış yollardan, işledikleri günahlardan dönerler diye onları bazan nimetlerle, bazan de musîbetlerle imtihan ettik.
A'râf Suresi 168. Ayetinin Tefsiri:
Gerçekten
yahudiler, zulüm ve isyanları sebebiyle Mûsâ (a.s.)’dan Peygamberimiz (s.a.s.)’e,
asr-ı saadetten de günümüze kadar âyette haber verilen şiddetli sıkıntılara
mâruz kalmışlar, özellikle çeşitli vergi yükleri altına sokulmuşlardır.
İnsanlık tarihinde ilk defa Hz. Mûsâ yahudilere yedi veya on üç yıl süreyle
vergi yüklemiştir. (bk. Kurtubî, el-Câmi‘, VII, 310) Daha sonraki
dönemlerde Yunan ve Keldânî krallarının, ardından hıristiyanların boyunduruğu
altına girip onlara vergi ödemişler; Peygamberimiz zamanında da müslümanların
hükümranlığı altında bulunarak onlara haraç ve cizye ödemişlerdir. Sonraki
dönemlerde vuku bulan, hatta Almanya’daki Nazilerin yahudi düşmanlığından
kaynaklanan ceza ve baskılara kadar dünyanın çeşitli yerlerinde ve çeşitli dönemlerde
yahudilerin mâruz kaldıkları her türlü baskı ve sıkıntıları bu âyet
çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. Âyetin açık beyânına göre, zulüm ve
azgınlıkta devam ettikleri takdirde, kıyâmete kadar bu durum sürecektir. Çünkü
Allah, istediği zaman çok çabuk cezalandırmaktadır. Ancak O’nun bağış ve merhameti
de sınırsızdır. İster yahudi ister başkalarından olsun tevbe edip hakka
dönenleri bağışlayacak, onlara merhamet edecek; çok güzel ikram ve ihsanlarda
bulunacaktır.
Yahudiler,
yine bu inkârcı ve ısyancı tutum ve davranışları sebebiyle parça parça gruplar
halinde dünyanın her bir tarafına dağılmışlardır. Kurulan İsrâil devleti, bu
parçalanmış grupları toplamak için yıllardır büyük harcamalar yapmakla birlikte
hâlâ bunu tam olarak başaramamıştır.
Yalnız bu durum, onlar içinde hiç iyilerin olmadığı mânasına
gelmemelidir. Onlar içinde gerçekten çok iyi kimseler vardır. Nitekim “Mûsâ’nın
kavmi içinde hakkı anlatıp onunla insanlara doğru yolu gösteren ve yine hakka
dayanarak doğruluğu ve adâleti uygulayan bir topluluk vardı” (A‘râf 7/159) âyetiyle bunlara işaret edilmişti.
Peygamber Efendimiz’e iman edenler bunlardandı. Fakat içlerinde iyiliğe yakın
olanlardan başlayıp derece derece en alt basamaklara kadar son derece bayağı
kimseler bulunmaktaydı. Bunlar hem sayıca çok, hem de yönetimi elinde tutan
kimselerdi. Esas sıkıntılar da buradan kaynaklanmaktaydı. Cenâb-ı Hak onları,
uyanıp kendilerine gelmeleri ve Allah yolunu tutmaları için tarih boyunca böyle
zaman zaman sıhhat, servet ve refah gibi iyiliklerle; zaman zaman da hastalık,
kıtlık ve yokluk gibi sıkıntılarla imtihan etmiştir.
Daha
sonra:
A'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A'râf Suresi 168. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR