A'râf Suresi 31. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

A'râf Suresi 31. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 31. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

A'râf Suresi 31. Ayetinin Arapçası:

يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ خُذُوا ز۪ينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُواۚ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِف۪ينَ۟

A'râf Suresi 31. Ayetinin Meali (Anlamı):

Ey Âdem oğulları! Namaz kıldığınız, ibâdet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.

A'râf Suresi 31. Ayetinin Tefsiri:

Erkek ve kadının avret yerlerini örtecek kadar giyinmeleri farzdır. Setr-i avret dediğimiz bu durum, namazın da dıştaki şartlarından biridir. Dolayısıyla namaz kılmak istendiğinde avret yerlerini örtmek gerekir. Âyet-i kerîme ilk olarak bize bu vazifemizi hatırlatmakta, cahiliye Araplarının yaptığı gibi çıplak olarak mescide gitmeyi ve tavaf yapmayı yasaklamaktadır. Bununla birlikte, “zînet” kelimesinin “süslenmek için giyilen kıymetli elbiseler” mânasından hareketle âyet, bir müslümanın namaz kılarken mümkün olabilecek en güzel elbiselerini giyinmesini, en güzel bir durum ve şekilde bulunmasını, özellikle cemaatle namaz kılmak, Cuma ve bayram namazlarını edâ etmek üzere mescide giderken temiz, tertipli ve düzenli olmasını emreder. Cemaatle namaz kılarken safların intizamı, camiye giriş çıkışta, cami içinde oturuşta edep, haya, vakar ve ağırbaşlılık da burada takınılması gereken zînetin muhtevasına dâhildir. Ayrıca burada İslâmî açıdan şehirlerdeki yerleşim yerleri tanzim edilirken cami ve cami civarlarının en güzel yerlerde bulunmasına özen gösterilmesine de teşvik vardır.

Rivayete göre cahiliye döneminde müşrikler, hac ibâdetini ve Kâbe’yi tâzim gayesiyle hac esnasında ancak ölmeyecek kadar yemek yerler, hac günlerinde iç yağı yemezlerdi. Bunu gören müslümanların “Biz hac ibâdetine tâzimde bulunmaya onlardan daha lâyıkız, yani biz de böyle yapalım” demeleri üzerine bu âyet-i kerîme nâzil olmuş (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 230); ölçülü bir şekilde yemeyi ve içmeyi emretmiş, fakat İsrâfı haram kılmıştır. Bu bağlamda helâl olan şeyleri haram saymak İsrâftır. Çünkü helâli haram saymak, malın zayi olup gitmesine yol açar. Allah’ın haram kıldığı yiyecek, içecek ve giyecekleri kullanmak da İsrâftır. Çünkü bu taatin dışına çıkma ve isyandır. Aynı şekilde bedenin ihtiyacından fazla yemek ve içmek de İsrâftır. Allah ise İsrâf edenleri sevmez, onların bu davranışından razı olmaz. Onlara, bu yaptıklarına karşılık sevap ve mükâfat ikramında bulunmadığı gibi, üstelik onları cezalandırır.

Yeme ve içme konusunda Allah Resûlü (s.a.s.)’in şu tavsiyelerine kulak vermek faydalı olacaktır:

“Kibirsiz ve İsrâfsız olarak yiyin, için, giyinin ve sadaka verin. Zira Allah, kulunun üstünde nimetini görmek ister.” (Buhârî, Libâs 1; Nesâî, Zekât 66)

“Âdem oğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. İnsana belini doğrultacak birkaç lokmacık yeter. Eğer mutlaka yemesi gerekli ise midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içmeye, üçte birini de nefes almaya ayırsın.” (Tirmizî, Zühd 47)

Fakat bu açıklamalardan temiz ve helal nimetlerin mü’minlere haram kılındığı veya kısıtlandığı gibi yanlış bir mâna çıkarılmamalıdır:

A'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A'râf Suresi 31. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...