A'râf Suresi 47. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A'râf Suresi 47. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 47. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
A'râf Suresi 47. Ayetinin Arapçası:
وَاِذَا صُرِفَتْ اَبْصَارُهُمْ تِلْقَٓاءَ اَصْحَابِ النَّارِۙ قَالُوا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَ۟
A'râf Suresi 47. Ayetinin Meali (Anlamı):
Gözleri cehennemlikler tarafına kayınca, onların o korkunç halleri karşısında: “Rabbimiz! Bizi zâlimler topluluğuyla beraber eyleme!” diye yalvarırlar.
A'râf Suresi 47. Ayetinin Tefsiri:
Cennet
ile cehennem arasında bir perde, bir engel, bir sûr bulunmaktadır. Nitekim “Derken,
mü’minlerle aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın aralığından münafıkların
pişmanlık içinde mü’minleri izleyecekleri bir kapısı vardır; o kapının
mü’minlerin bulunduğu iç tarafında rahmet, münafıklara bakan dış tarafında ise
azap vardır” (Hadîd 57/13) âyetiyle bu engele işaret edilmektedir. اَلأعْرَافُ (A‘râf ), yüksek bir yer mânasına gelen اَلْعُرْفُ (urf) kelimesinin çoğuludur. Meşhur görüşe
göre bununla cennetle cehennem arasında bulunan sûrun yüksek tepeleri
kastedilir. Burada bir kısım kimseler bulunur. Kur’an bunları رِجَالٌ (ricâl) yani “adamlar” olarak ifade buyuruyor. Bunların kimler
olduğu hususunda başlıca iki görüş vardır: Birinci görüşe göre bunlar amelleri
kusurlu olup, mizanda iyilikleri ve kötülükleri eşit gelmiş Allah’ın birliğine
inanan bir topluluktur ki, cennetle cehennem arasında bir müddet kalırlar.
Sonra Allah Teâlâ haklarında bir hüküm verir. İkincisine göre ise bunlar,
peygamberler, şehitler, hayırlılar, âlimler veya adam şeklinde görünen melekler
gibi dereceleri yüksek ve orada özel bir vazîfeyle görevlendirilmiş zâtlardır.
Birinci
görüşe göre “Kendileri ise henüz cennete girmemiş, fakat oraya girmeyi
şiddetle arzulamakta” (A‘râf 7/46) olanlar,
A‘râf ’ta bulunan kişilerdir. Yani cennet ehli cennete girmiş, bunlar henüz
girmemişler fakat girmeyi arzu ve ümit ederler. Cennetliklere özenerek
“Selam size!” derler. Cehennem ve cehennemliklerden de Allah’a sığınırlar.
İkinci görüşe göre ise, bu hal, cennet ehlinin o sırada içinde bulundukları
hâldir. Yani cennet ehli henüz cennete girmemiş, fakat girmek ümidinde bulunmuş
oldukları sırada A‘râf ehli onları
selâmetle müjdelerler. Bunlar, cenneti hak etmiş yüksek rütbeli kimseler
olsalar da, ilâhî bir yönlendirmeyle cehennem ehlinin acıklı hâlini
gördüklerinde, onlarla beraber olmaktan Allah’a sığınırlar. Her iki ihtimale
göre de cehennemin son derece dehşetli olduğu, bundan her an Allah’a sığınmak
lazım geldiği gerçeği ortaya çıkar.
Nitekim:
A'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A'râf Suresi 47. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR