A'râf Suresi 93. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

A'râf Suresi 93. ayeti ne anlatıyor? A'râf Suresi 93. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

A'râf Suresi 93. Ayetinin Arapçası:

فَتَوَلّٰى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ اَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَاتِ رَبّ۪ي وَنَصَحْتُ لَكُمْۚ فَكَيْفَ اٰسٰى عَلٰى قَوْمٍ كَافِر۪ينَ۟

A'râf Suresi 93. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bu tecelli karşısında Şuayb oradan uzaklaşırken şöyle diyordu: “Ey kavmim! Ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim ve iyiliğinizi isteyerek size samimi nasihatte bulundum. Şimdi böyle nankör, kâfirlikte böylesine ısrarlı bir gürûh için ne diye gam çekeyim ki?”

A'râf Suresi 93. Ayetinin Tefsiri:

Kavmin küfürde ısrar eden eşrafı, bu kez, Hz. Şuayb’ın ve ona inananların imandaki salabetlerini, bağlılıklarını görünce kendi yandaşlarının gerçeği görmesinden korkup onları imandan alıkoymaya ve uzaklaştırmaya yönelmişlerdir. Yemin ederek, Şuayb’ın dinine girip atalarının dinini terk ettikleri takdirde din ve dünyalık bakımdan büyük bir zarara uğrayacakları tehdidinde bulunmuşlardır. Bunun üzerine ilâhî intikam tecellileri zuhur etmeye başlamış, o azgın kavmi şiddetli bir deprem yakalamış ve hepsini yüz üstü yere sererek helak etmiştir. Onlar, Hz. Şuayb’ı yalanlamaları sebebiyle bu belâya maruz kalmışlar, sanki yurtlarında hiç yaşamamış gibi hâk ile yeksan bir şekilde yok olup gitmişlerdir. Büyük bir iddia ve yeminle söyledikleri “Ey Şuayb! Seni ve sana iman edenleri hiç şüpheniz olmasın ki memleketimizden sürüp çıkaracağız” (A‘râf  7/88) sözleri karşılığında cezaya çarptırıldılar ve yurtlarından feci bir şekilde, hem de ebediyen dönüşü olmayan bir çıkarılma ile çıkarılanlar da onlar oldu.

Şurası gerçek ki, yalanlayanlar ve büyüklenenler, bir müddet üstünlük ve kuvvete sahip olsalar da günleri çabuk geçer, güçleri elden gider, adları ve sanları unutulur ve izleri kaybolur. Hak ile beraber olan hak ehli ise her hususta galip olur. Bâtıl, bütün vasıflarıyla yok olup gidicidir. Hak ise değişmez bir şekilde ebediyen kalıcıdır.

“Asıl zarara uğrayanlar, Şuayb’ı yalanlayanlar oldu” (A‘râf  7/92) sözü ile de onların “Bakın, eğer Şuayb’ın arkasından giderseniz, o takdirde siz de kesinlikle zarara uğrar, perişan olursunuz” (A‘râf  7/90) sözleri karşılığındaki cezaları haber verilmektedir. Onlar bu haksız sözlerine karşılık cezalandırılmışlardır. Böylece hem din hem dünya bakımından ziyana uğrayanlar Şuayb (a.s.)’a uyanlar değil, kendileri olmuştur.

Sonuç olarak Hz. Şuayb, helak edilen kavminden yüz çevirip, tebliğ ve nasihat olarak üzerine düşen vazifeyi yerine getirdiğini, dolayısıyla küfürleri sebebiyle helak edilen bir kavme üzülmenin yersiz olduğunu söyleyerek kendini teselli etmiştir.

Şimdi, böyle şiddetli bir azap ve ilâhî intikam tecellileriyle kökleri kazınıp yerle bir olan kavimlerin kıssalarındaki ibret tablolarını ve bunlardan alınması gereken dersleri hülâsa hâlinde gözler önüne sermek üzere şöyle buyrulmaktadır:

A'râf Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A'râf Suresi 93. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.