Araf Suresinin 180. Ayeti Ne Anlatıyor?
Araf suresinin 180. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? En güzel isimlerin Allah’a ait olduğunu bildiren âyet; Araf suresinin 180. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Ayet-i kerimede buyrulur:
وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَٓائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
En güzel isimler Allah’ındır; bu güzel isimlerle O’na dua edin, O’nun isimleri hakkında doğru inançtan sapanları kendi başlarına bırakın. Onlar yaptıklarının cezasını çekecekler! (A‘râf, 7/180)
EN GÜZEL İSİMLER ALLAH’INDIR
Bilgi:
Kur’an’da ve hadislerde, Allah’ın sıfatlarını ifade eden isimlerine “esmâ-i hüsnâ” yani “En güzel isimler” denilmektedir. Mümin bir insan, bu isimlerle Allah’a duada bulunur, yalnız O’na ait olan bu isimleri başkasına vermez ve O’na başkasını denk tutmaz. Ayette; Allah’ın zatına mahsus en üstün niteliklerin ifadeleri olan bu güzel isimleri, gerçek anlamlarından saptıran veya onları başkalarına yakıştıran sapık inançlı kimseler kınanmakta, onların bu kötü niyetli tutumlarının cezasını görecekleri bildirilmektedir.
Mesaj:
- Allah’ın güzel isimleriyle zikreder, tesbih eder ve duada bulunuruz.
- Sadece Allah’a özel olan isimleri, başkasına vermeyiz.
Kelime Dağarcığı:
Esmâ: İsimler.
Hüsnâ: En güzel.
İlhâd: Sapma, inkâr.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
- En güzel isimler Allah’ındır; siz O’na bu isimlerle dua edin. O’nun isimleri konusunda haktan sapanları kendi hallerine bırakın. Çünkü onlar, yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.
Âyetin şöyle bir iniş sebebi vardır: Bir Müslüman namaz kılarken bir keresinde Allah ismiyle, bir keresinde de Rahman ismiyle dua etmişti. Ya da “Yâ Rahmân, yâ Rahîm” diyerek Allah’a yalvarmıştı. Bunu duyan müşriklerden biri: “Muhammed ve ashâbı bir Rabbe taptıklarını iddia etmiyorlar mı? Bu adama ne oluyor ki iki Rabbe dua ediyor!” demiş, bunun üzerine Allah Tealâ bu âyet-i indirmiştir. (Kurtubî, el-Câmi‘, VII, 325)
Âyette geçen اَلْاَسْمَاۤءُ الْحُسْنٰى (el-esmâü’l-hüsnâ) ifadesi, “en güzel isimler” mânasına gelir. Cenâb-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarının böyle güzellikle vasıflandırılmasının hikmetlerinden bazıları şöyledir:
Bu isimler, Yüce Rabbimizin pek yüce, müteâl bir zat olduğunu ifade eder ve kullarda büyük bir tâzim ve hürmet hissi uyandırır. Bunları işitmek kulaklara ve kalplere sonsuz bir lezzet ve halâvet verir.
Zikir ve dua olarak okunduğunda kabule vesile olur, sevap kazandırır.
Kalplere huzur verir, rahmet ümidi aşılar.
En yüce varlık olan Allah’ın isimlerini, mânalarını anlayarak okumak, okuyanının değerini yüceltir ve güzelliğini artırır.
Bu isimler Allah Teâlâ hakkında bilinmesi ve inanılması gereken zaruri bilgileri ifade ettiklerinden bu isimleri bilip okumak kâmil bir imanın teşekkülüne vesile olur. Bu sebeple Allah Resûlü (s.a.s.): “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları ezberleyip sayabilirse cennete girer” (Buhâri, Da‘avat 68; Müslim, Zikir 5) hadisini de bu istikâmette anlamak gerekir.
Rabbimizin en yüce ismi “Allah”tır. Cenâb-ı Hakk’ın zâtının eşi ve benzeri olmadığı gibi, Allah isminin de eşi ve benzeri yoktur. Yaratıklardan hiç kimseye bu isim verilemez, verilmemiştir. Bu isim, aynı zamanda, Kur’an ve sünnette geçen Allah’ın zât, sıfat ve fiillerine ait bütün esmâ-i hüsnâyı da içine alır. Allah tek olduğu halde, Kur’ân-ı Kerîm’de “Biz, biz yarattık, biz indirdik…” gibi çoğul sîğasının kullanılmasındaki azamet ve ihtişam, işte bu ilâhî isim ve sıfatların bir araya gelmesinden doğan azamet ve yüceliği beyân eder.
Allah Teâlâ’ya, Kur’an ve sahih sünnette yer alan bu güzel isimlerle dua edilmeli; O’na nispeti doğru ve kesin olmayan isimleri zikrederek dua edilmemelidir. Allah’ın güzel isimlerini kullanmada doğru yoldan sapıp bâtıla meyledenleri de kendi hallerine bırakmak, onlarla tartışmaya bile girmemek gerekir.
Esmâ-i hüsnâ’nın kullanılmasında eğriliğe sapmak şu yollarla olabilir:
› Müşriklerin yaptığı gibi Allah’ın isimlerinde değişiklik yapmak. Çünkü onlar, Allah’ın isimlerini değiştirip putlarına ad olarak veriyorlardı. Mesela “Lât” kelimesini “Allah” lafza-i celâlinden, “Uzzâ” ismini “Aziz” isminden, “Menât” ismini ise “Mennân” isminden almışlardı.
› Bu isimlere fazlalık ilave etmek veya noksanlıklar yapmak.
› Allah’ı baba, oğul gibi sadece yaratılmışlara ait isim ve sıfatlarla anmak,
› Allah’ın isimlerini tamamen inkâr etmek.
Dolayısıyla yüce Allah’a, O’na ait olmayan isimlerle hitap etmek, O’na, şânına yakışmayan fiiller isnad etmek, isimlerinde fazlalık veya eksiklik yapmak ve sonsuz yüceliğine uygun düşmeyecek dualar ihdas etmek açık bir sapıklıktır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com