Araf Suresinin 79. Ayeti Ne Anlatıyor?

Araf suresinin 79. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Peygamberin öğütlerine kulak vermeyenlerin hazin sonunu bildiren âyet; Araf suresinin 79. ayetinin meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Kur’an’da buyrulur:

فَتَوَلّٰى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ اَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَةَ رَبّ۪ي وَنَصَحْتُ لَكُمْ وَلٰكِنْ لَا تُحِبُّونَ النَّاصِح۪ينَ

Artık Sâlih onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Andolsun ki ben size rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz.” (A‘râf, 7/79)

PEYGAMBERİN ÖĞÜTLERİNE KULAK VERMEYENLERİN HAZİN SONU!

Bilgi:

Sâlih peygamber, Semûd kavmine hakkı anlatmak üzere gönderilmişti. Ancak bu kavmin inatçı ve kibirli kesimi, hak dini kabul etmemiş, Sâlih aleyhisselam’a inananları kınamış ve O’nun verdiği öğütleri açıkça reddetmişlerdi. Sonunda inkârda direten ve azgınlaşanlar, daha önce Sâlih aleyhisselam’a verdikleri sözü de çiğneyerek dokunmamaları gereken deveyi kestiler. Bu sebeple şiddetli bir depremle azaba uğratıldılar. İnkârcıların helak olması üzerine Sâlih peygamber de ayetteki ifadeleri dile getirmiştir.

Mesaj:

  1. Kur’an’daki kıssalarda bizler için önemli mesajlar vardır.
  2. Peygamberimizin öğütlerine uymadığımızda, önceki ümmetlerin akıbetine maruz kalabiliriz.

Kelime Dağarcığı:

Risâlet: Davet, çağrı.

Nasihat: Öğüt, samimiyet.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

  1. Kavminin büyüklük taslayan önde gelenleri, kendi kavimlerinden zayıf ve hor gördükleri mü’minlere: “Sâlih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu kesin olarak biliyor musunuz?” diye çıkışırlar, onlar da: “Biz, ona indirilen her şeye kesinlikle iman ediyoruz” derlerdi.
  2. Büyüklük taslayan o zâlimler ise: “Siz neye inanıyorsanız, işte biz de onu bütünüyle inkâr ediyoruz” diye karşılık verirlerdi.
  3. Derken o dişi deveyi kesip öldürdüler, böylece Rablerinin emrinden dışarı çıktılar ve: “Ey Sâlih, eğer gerçekten sen peygamberlerden isen bizi tehdit edip durduğun azabı getir de görelim!” diye meydan okudular.
  4. Nihâyet o dehşetli sarsıntı onları kıskıvrak yakalayıverdi de oldukları yerde yüz üstü serilip kaldılar.
  5. Bu tecelli karşısında Sâlih, oradan uzaklaşırken şöyle diyordu: “Ey kavmim! Ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim, size samimi olarak nasihatte bulundum. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyordunuz.”

Kur’ân-ı Kerîm’de peygamberlerin hitap ettiği kitleler dikkate alındığında, bunlar içinde hem dünyada hem de âhirette birbiriyle hep münâkaşa halinde olan iki grubun var olduğu görülür. Müstekbirler ve mustaz‘aflar. Müstekbirler, gurur ve kibre kapılarak ilâhî hakîkatleri kabul etmemekte direnip büyüklük taslayan zorbalardır. Mustaz’aflar ise müstekbir kesimin zayıf ve hor gördüğü, değer vermediği, baskı altında tutup istedikleri istikamette yönlendirmeye çalıştıkları zavallı, biçâre kimselerdir. İşte Semûd kavmi içinde bulunan bu zorbalar, zayıf, fakir ve kimsesiz mü’minleri baskı altında tutarak imanlarından vazgeçirmeye çalışmışlar ve kendilerinin kâfir olduklarını açıkça ilan etmişlerdir. Bu yetmiyormuş gibi, deveye dokunmama hakkında Hz. Sâlih’e verdikleri sözden cayıp Allah’ın emrine karşı gelerek deveyi kesmişler, Hz. Sâlih’ten de kendilerini tehdit ettiği azabı getirmelerini isteyecek kadar ileri gitmişlerdir. Böylece başlarına ilâhî azabın gelmesi kesinleşmiş ve kendilerini yakalayan şiddetli bir deprem ile helak edilmişlerdir. Hz. Sâlih, “Ey kavmim! Ben size Rabbimin buyruklarını tebliğ ettim, size samimi olarak nasihatte bulundum. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyordunuz” (A‘râf  7/79) diyerek kavminin helak edilmesine duyduğu üzüntüyü dile getirmiş olsa da artık karara bağlanmış ve vuku bulmuş bir azap için yapılacak bir şey kalmamıştır.

Tebük seferinde ashâb-ı kirâm, Semûd kavminin helâk olduğu yerden geçerken Peygamber Efendimiz (s.a.s.):

“–Bu taştan oymalı evlere hüzünle girin! Buradan bir şey de almayın! Çünkü burada azgın bir kavme azâb-ı ilâhî geldi...” buyurmuşlardı. Sahâbe-i kirâm:

“–Yâ Resûlallah, kırbalarımıza su doldurduk. Hattâ bu su ile hamur yaptık!” dediler. Peygamber (s.a.s.):

“–Sularınızı boşaltın, hamurlarınızı da dökün!” buyurdu. (Buhârî, Enbiyâ 17)

Bir diğer rivayette Efendimiz, bu tavsiyesinin sebebini açıklarken: “Onların yaşadığı felâketin sizin başınıza da gelmesinden endîşe ettim” buyurmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 117)

Bu ibretli hâdiseden, ilâhî kahrın tecellî ettiği beldelerde, isyân ve günah yüklü mekânlarda mânen devam eden o kahrın in’ikâsına mâruz kalmamak için oralarda bulunmamak, zarûreten geçmek gerektiğinde ise süratle geçmek îcâb ettiği anlaşılır.

Günümüz batı toplumlarında bir kangren haline dönüşen korkunç sapıklığın derin izlerini taşıyan Lut kavminin kıssası da pek ibretlidir.

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

HZ. SALİH (A.S.) KİMDİR?

Hz. Salih (a.s.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.