Arafat Vakfesinin Sünnetleri Nelerdir?

Arafat vakfesinin sünnetleri nelerdir? İşte cevabı...

a) Arefe günü sabahı güneş doğduktan sonra Mina’dan Arafat’a hareket etmek.

b) Zeval vaktinden önce Arafat bölgesinde bulunmak.

c) Mümkünse vakfe için gusletmek.

ç) Öğle namazı öncesinde Nemîre Mescidi’nde hutbe okunması.

d) Oruçlu olmamak.

e) Vakfe esnasında abdestli ve kıbleye yönelik bulunmak.

f) Mümkün olduğu kadar vakfeyi “Cebelü’r-Rahme” denilen tepenin yakınında yapmak.

g) Öğle vakti olunca öğle ve ikindi namazlarını birleştirerek kılmak (cem‘-i takdîm). Peygamberimiz (s.a.s.) Arafat’ta öğle namazı ile ikindi namazını öğle vaktinde birleştirerek kılmıştır.(Nesâî, Menâsik, 201. V, 254.)

Ebû Hanîfe’ye göre öğle ile ikindi namazının cem‘- i takdîm ile kılınabilmesi için; Arefe günü hac için ihramlı olarak Arafat’ta bulunmak ve namazı Mescid-i Nemîre’de “cemâat-i kübrâ” ile kılmak gerekir. Aksi halde her namaz kendi vaktinde kılınır.

Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed ile Şâfiî, Hanbelî ve Mâlikî mezheplerine göre, Arefe günü hac için ihramlı olanların, öğle ile ikindi namazlarını; ister Nemîre Mescidi’nde ister çadırlarda, ister cemaatle, ister münferit olsun herkesin cem‘-i takdîm ile kılması sünnettir.(Kâsânî, II, 152-153. Şirbînî, II, 260. İbn Kudâme, V,12-13. İbn Rüşd, I, )

CEM-İ TAKDÎM İLE NAMAZ NASIL KILINIR?

Ezan okunduktan sonra önce öğle namazının ilk sünneti kılınır, sonra kamet getirilir ve öğlenin farzı kılınır, tekrar kamet getirilir ve ikindinin farzı kılınır. İki farz arasında sünnet ve nafile kılınmaz. Her iki farzdan sonra telbiye ve teşrik tekbirleri okunur.

ğ) Vakfeyi, cem‘-i takdîm ile kılınan namazdan sonra yapmak. Vakfe esnasında ayakta durmak oturmaktan daha faziletlidir.

h) Gün boyunca, Kur’an okumak, telbiye, zikir, tehlîl, tekbir, tespih, dua ve istiğfar gibi ibadetleri çokça yapmak. Mukim olanlar, Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını tam kılarlar. Namazları tam kılanlar da cem-i takdîm yaparlar.

Mekke’de 15 gün ve daha fazla, diğer mezheplere göre giriş ve çıkış günleri hariç 4 gün ve daha fazla kalan kimse mukîm sayılır ve namazlarını tam kılar. Bu sürelerden az kalacak olan kimse ise seferî sayılır ve dört rekatlı namazları iki rekat olarak kılar. (Kâsânî, II, 152. Şirbînî, II, 260. Tirmizî, Hac, 52, III, 229.)

Kaynak: Diyanet Hac İlmihali, DİB Yayınları

https://www.islamveihsan.com/arafat-vakfesi-nedir.html

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.