Arakan 1 Aydır Yanıyor

Myanmar ordusunun 25 Ağustos’ta sivillere yönelik başlattığı saldırılar nedeniyle bir ayda 430 bini aşkın Arakanlı Müslüman Bangladeş’e geçti.

Myanmar ordusunun silahlı militanlarla mücadeleyi öne sürerek Arakan’da sivillere yönelik bir aydır düzenlediği saldırılardan şu ana kadar 430 bini aşkın Arakanlı Müslüman Bangladeş’e geçerek kaçmayı başarırken, en az 3 binin katliamlara kurban gittiği tahmin ediliyor, on binlerin kaçış mücadelesi ise sürüyor.

Arakan’da 25 Ağustos’ta Müslüman nüfusun yoğunlukla olduğu Maungdaw kentinde polis ve sınır karakollarına eş zamanlı saldırılar düzenlendi. Saldırılarda 96 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı.

Myanmar ordusu, karakol saldırılarını bahane ederek Müslüman azınlığın yaşadığı yerleri yakıp yıkmaya ve sivillere yönelik katliama başladı.

100 BİN MÜSLÜMAN YERİNDEN EDİLDİ

Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Sözcüsü Dr. Anita Schug, “Arakan’da son 3 günde ordu mensuplarının yaptığı saldırılarda 2 ila 3 bin Müslüman katledildi, 100 binden fazla Müslüman yerinden edildi.” ifadesini kullandı.

Canlarını kurtarmak için Bangladeş’e doğru göç yoluna düşen Arakanlı Müslümanlar, dağlık bölgeler, Naf Nehri ya da deniz üzerinden zorlu ve tehlikeli yolculuk yaparak bu ülkeye geçmeye çalışıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Fillipo Grandi, dün, Myanmar’daki şiddetten kaçarak Bangladeş’e geçmeyi başaranların sayısının 430 binden fazla olduğunu ifade etti.

UNICEF de Bangladeş’e sığınanlar arasında 250 binden fazla çocuktan bin 822’sinin ebeveyninin bulunmadığına dikkati çekti. On binlerce Arakanlı Müslüman da hala Bangladeş sınırını geçmeye çalışıyor.

KÖYLER ATEŞE VERİLİYOR

Ordu ve Budist milliyetçiler, Arakanlı Müslümanlara ait köyleri ateşe veriyor. Ateşe verilen köyler sık sık sosyal medya üzerinden yayımlanan görüntülere yansıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) son yayımladığı uydu görüntülerine göre, bugüne kadar Arakan'daki 214 Müslüman köyünün tamamına yakını yakıldı.

Uluslararası insan hakları kuruluşlarının tanık ifadeleri, saha videoları ve uydu görüntülerine dayandırdıkları tespitlerinde bu köylerin Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler tarafından kundaklandığı gözler önüne seriliyor.

Arakan eyaletinde Müslümanlara yönelik katliamlara sessiz kalan ve bunun için uluslararası toplumun tepkisini çeken Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii, 19 Eylül’de yaptığı açıklamada 5 Eylül’den bu yana Arakan’da operasyon düzenlenmediğini iddia etti.

Uluslarası Af Örgütünün 22 Eylül’de yaptığı açıklamada ise ordu ve Budist milliyetçilerin hedeflerinden biri olan Maungdaw kentinin Hpar Wat Chaung köyü yakınlarında 21 Eylül'de çekilen bir videoda ağaçlar arasındaki bir yerleşim alanından yükselen koyu dumanlar görüldüğü kaydedildi.

Af Örgütü, cuma günü öğleden sonra da başka bir köyün ateşe verildiğine dair görüntüleri yayımladı.

MYANMAR HÜKÜMETİ SINIRA MAYIN DÖŞÜYOR

Bangladeş Dışişleri Bakanlığında üst düzey yetkili Shahidul Haque, 6 Eylül’de yaptığı açıklamada, Myanmarlı güvenlik güçlerinin Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanların Myanmar’a geri dönmesini engellemek için iki ülke arasındaki sınır bölgesine mayın döşediğini söyledi.

Ardından Uluslararası Af Örgütü de sınıra mayın döşendiğine dair delil niteliğindeki fotoğrafları ve bazı bulguları kamuoyuyla paylaştı.

Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde mayına basan Arakanlı Müslümanların görüntüleri yayımlanırken Bangladeşli sağlık yetkilileri, son zamanlarda çok sayıda sivilin mayına basarak yaralandığını ve tedavi altına aldığını kaydetti.

Uluslararası Myanmar Bağımsız Araştırma Misyonu Başkanı Marzuki Darusman, 19 Eylül’de Myanmar hükümetinin, ordu ve Budist milliyetçilerin saldırılarından kaçarak Bangladeş’e geçen Arakanlı Müslümanların geri dönmesini engellemek için sınır bölgesine mayın döşediğini açıkladı. Mayına basan birçok Arakanlı Müslüman da yaşamını yitirdi.

SALDIRILARDA BİNLERCE MÜSLÜMAN ÖLDÜ

Bangladeş Dışişleri Bakanı Hasan Mahmud Ali, 10 Eylül'de, Myanmar’ın Arakan eyaletinde en az 3 bin Arakanlı Müslümanın öldürüldüğünü açıkladı. Myanmar yönetiminin bölgeye giriş çıkışlara izin vermemesi nedeniyle ölen sivillerin sayısı tam olarak tespit edilemiyor.

TÜRKİYE İLK GÜNDEN BU YANA ARAKANLI MÜSLÜMANLARIN YANINDA

Arakanlı Müslümanların yaşadığı dramı dünyaya duyurmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere üst düzey Türk yetkililer, birçok ülke lideri, bakan ve uluslararası örgütlerin temsilcileriyle şiddetin başladığı 25 Ağustos’tan bu yana çok sayıda telefon görüşmesi yaptı.

Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dahil birçok uluslararası toplantıda Arakan meselesinin ele alınmasına öncülük etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Eylül’de Arakan’daki katliam ve insani drama ilişkin Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii ile telefonda görüştü.

Erdoğan, görüşmede Arakan Müslümanlarına yönelik insan hakları ihlallerindeki artışın başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünyada derin endişeye yol açtığını vurguladı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve beraberindeki heyet, 7 Eylül’de Bangladeş’i ziyaret etti. Çavuşoğlu, bu ülkede birçok temasta bulundu.

İlk günden bu yana Arakanlı Müslümanların yanında olan Türkiye’deki TDV, İHH, Kızılay, AFAD, TİKA gibi yardım kuruluşları, Bangladeş’e geçen Arakanlı Müslümanlara el uzatmaya devam ediyor.

ETNİK TEMİZLİK VE SOYKIRIM TEPKİSİ

Arakan’da son bir aydır yaşananlara tepki gösteren uluslararası toplum, saldırıları “etnik temizlik” ve “soykırım” olarak da nitelendirdi ancak Myanmar’a yönelik sonuç alıcı yaptırımlar hala ortaya konulamadı.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad El Hüseyin, yaptığı açıklamada, Myanmar hükümetinin Arakanlı Müslümanlara “açıkça orantısız güç” kullandığını vurgulayarak, “Durum, etnik temizliğe ilişkin bir ders kitabı örneği gibi görünüyor.” diye konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da BM Genel Kurulu toplantıları için bulunduğu New York’ta Fransız TMC televizyon kanalına verdiği demeçte, Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırıları “devam eden soykırım” olarak tanımladı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BBC’ye yaptığı açıklamada, Suu Çii’nin Arakanlı Müslümanlar konusunda bir an önce harekete geçmezse yaşanacak trajedinin tüm yönleriyle korkunç olacağını söyledi.

Kaynak: AA

 

 

İslam ve İhsan

ARAKAN TARİHİ

Arakan Tarihi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.