Arakan'da 150 Bin Müslüman Kaldı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Uluslararası Koruma Direktörü Volker Türk, Arakanlı Müslümanların "şiddetli ayrımcılık" ve "çok ciddi insan hakları ihlallerine" maruz kaldığını vurgulayarak, Arakan eyaletinin kuzeyinde sadece 150 bin Müslüman'ın kaldığını belirtti.

Türk, BM Cenevre Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısında, "Cox's Bazar'daki kampları ziyaretim esnasında Arakanlı sığınmacılarla görüşme fırsatım oldu. Yaşadıkları büyük travmaya rağmen konuştuğum sığınmacıların yüzde 50'si Arakan'a geri dönmeyi ümit ediyor. Diğer yüzde 50'si ise hala büyük bir şokun içinde." dedi.

Arakanlı Müslümanların evlerine, "gönüllü", "güvenli" ve "onurlu" bir şekilde geri dönmelerinin sağlanması gerektiğinin altını çizen Türk, Bangladeş'teki sığınmacıların Arakan'a geri dönüşündeki en büyük engellerden birinin "vatandaşlık sorunu" olduğunu belirterek sığınmacıların evlerine geri dönmesinin uluslararası bir sorun olduğunu ifade etti.

İKİ MİLYON MÜSLÜMAN EVİNDEN SÜRÜLDÜ

Türk, "Gerçekçi olmak gerekirse sığınmacıların hemen yarın evlerine dönmelerini beklemiyoruz. Bu, bir gece de gerçekleşmeyecek. Ama, BM ve BMMYK burada üzerine düşen görevi yapacak." şeklinde konuştu.

Arakanlı Müslümanların evlerine geri dönüşleriyle ilgili bir takvim veremeyeceğini dile getiren Türk, en kısa zamanda bunu başarmak için mücadele ettiklerini söyledi.

Türk, Arakan eyaletinde Müslümanlara ait 300'e yakın köyün ateşe verildiği bilgisini paylaşarak, 150 bini Arakan eyaletinin kuzeyinde, 200 bini de eyaletin merkezinde olmak üzere Arakan'da toplam 350 bin civarında Müslümanın kaldığını tahmin ettiklerini kaydetti.

Arakanlı Müslümanların geçmişte çıkan olaylardan dolayı komşu ülkelere sığındığını anımsatan Türk, 25 Ağustos sonrası hayatını kaybeden Arakanlıların sayısına ilişkin bir yorumda bulunamayacağını belirtti.

Bir soru üzerine Türk, "Ben Arakan'da yaşananları 'şiddetli ayrımcılık' ve 'çok ciddi insan hakları ihlalleri' olarak görüyorum." karşılığını verdi.

Arakan'da 1970'lerde yaklaşık 2 milyon Müslüman'ın yaşadığı tahmin ediliyordu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.