Arakanlı Müslümanlar Ölüm Kalım Savaşı Veriyor

Bangladeş’e sığınan Arakanlıların çoğunluğunu oluşturan kadın ve çocukları bu ülkede de zorlu bir hayat bekliyor.

Arakan’daki hayatlarını arkalarında bırakarak yanlarına alabildikleri sınırlı sayıda eşyayla yola çıkan Müslümanlar, dağlık bölgelerde günlerce yürüyor, kara ya da nehir sınırından geçerek Bangladeş'e ulaşıyor.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Sözcüsü Joel Millman, cuma günü yaptığı açıklamada, 25 Ağustos’tan bu yana Bangladeş'e gitmeyi başaran Arakanlı Müslümanların sayısının 536 bine ulaştığını belirtti.

ÇOĞUNLUĞU KADIN VE ÇOCUKLAR OLUŞTURUYOR

Yerel kaynaklar ve bölgede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, Bangladeş’e geçen Arakanlı Müslümanların yüzde 60’ından fazlasının kadın ve çocuk olduğunu vurguladı.

Bangladeş’teki kamplarda hijyenin olmaması, gıda, temiz su ve barınma imkanlarının yetersizliği, özellikle hamileler başta olmak üzere kadınların ve çocukların sağlığı için ciddi tehlike arz ediyor.

SAĞLIK SORUNLARIYLA KARŞI KARŞIYALAR

Nemli hava ve pis su, ishal ve kolera başta olmak üzere salgın hastalıklara davetiye çıkarıyor. Bangladeş'teki sağlık yetkilileri, ülkeye geçen Arakanlı Müslüman arasında bulunan 42 bin 541 çocuğun ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor.

Bangladeşli yetkililer, 18 bin 523 hamile Arakanlı Müslüman kadının sağlığının da hijyen ve yeterli gıda bulunmaması nedeniyle tehlike altında olduğunu belirtiyor.

BAŞKALARININ ÇOCUKLARINA DA ANNELİK EDİYORLAR

Arakanlı Müslüman kadınlar, ailelerini kaybeden çocukları da Bangladeş'e getiriyor ve onlara sahip çıkmaya çalışıyor.

Bangladeş’teki kampları ziyaret eden muhabirin karşılaştığı 9 yaşındaki Şefika Alam, 4 kişilik ailesinden hayatta kalan tek kişi. Şefika, Arakan’daki zulümden kaçan başka bir aile tarafından bulunup Bangladeş'e getirildi.

Şefika’yı Bangladeş’e getiren 3 çocuk annesi Rukiye Ayzul, “Herkes köyü terk etmeye çalışırken o durmuş etrafı seyrediyordu. Tüm ailesinin katledildiğini anladığımızda onu da yanımıza almaya karar verdik.” diye konuştu.

ÖKSÜZ VE YETİMLERİN HAYAT SAVAŞI

Arakan’da ya da Bangladeş’e geçiş sırasında ailelerinden kopan Arakanlı Müslüman çocuklar, bu ülkedeki kamplarda tek başına yaşam mücadelesi veriyor.

Cox’s Bazar Sosyal Refah Ofisi Yardımcı Direktörü Pritom Kumar Chowdhury, pazar günü yaptığı açıklamada, “25 Ağustos'tan bu yana Bangladeş'e ulaşan çocuklardan 12 bin 801'i kimsesiz. Bu çocukların güvenliğinin sağlanması amacıyla ayrı bir kamp kurulması için çalışıyoruz.” dedi.

Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Sözcüsü Dr. Anita Schug, yaptığı açıklamada, “(Bangladeş’teki) Arakanlı Müslüman kadın ve çocuklar, şereflerini bile koruyacak durumda değiller çünkü erkeklerle açık havada aynı yerde kalıyorlar. Kadınlar için mahremiyet diye bir şey söz konusu değil.” ifadelerini kullandı.

Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Arakanlı Mülteciler Acil Yardım Programı Sorumlusu İbrahim Carlos Clavijo da Bangladeş'e geçen Arakanlı Müslümanlar için yapılan kamplarda geçici sağlık merkezlerin kurulduğuna işaret ederek "Bunun dışında kadınlar ve çocuklar için psikolog desteği lazım. İnsanların artık hiçbir şeyden umudu kalmamış. Sınırın diğer yanında yaşananlar çok vahim. Bir insanın kaldırabileceği, kabul edebileceği şeyler değil." dedi.

Kaynak: Ajanslar

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.